İki hafta önce Neden Siyer Öğrenmeliyiz? başlığında Efendimiz’in (sav) bereketli hayatını talim etmenin zaruretine değinmiş, bunun bizler için nasıl bir hayati mesele arz ettiğini açıklamaya çalışmıştık. Bu haftaki yazımızda da, verdiğimiz sözü yerine getirme adına, Nasıl Siyer Öğrenmeliyiz? sorusuna cevap arayacağız.
“Neden Siyer?” sorusu işin amacına, “Nasıl Siyer?” sorusu işin usulüne yönelik sorulardır. Mesele usul oldu mu iş daha da önem kazanıyor; çünkü vusulsüzlüğümüz usulsüzlüğümüzdendir. Bugün bizim önümüzde duran İslam’ın koca ilim mirasından hakkı ile istifade edemememizin temelinde yatan en önemli sebep, tüm ilmi disiplinlerde bu çağın insanın aklını ikna, kalbini ise tatmin edecek usul kitaplarından mahrum olmamızdır. Elbette bu konuda çok ciddi çalışmalar olduğu muhakkaktır; ama yeterli olmadığı da işin şöyle yada böyle içerisinde olanların malumudur. Usul kitaplarımızdaki bu mahrumiyet Efendimiz’in (sav) bereketli hayatını bizlere anlatan siyer ilmi olunca daha da kendini belli etmektedir. Ne yazık ki, şu an elimizde siyerin usulüne dair yazılmış özgün bir eser bulunmamaktadır. Bunun en temel sebebi siyerin İslam tarihi boyunca bağımsız bir ilmi disiplin olarak değerlendirilmeyip; kısmen hadisin, kısmen tarihin içerisinde yer almasından dolayıdır. Ama bugün gelinen noktada siyerle aramıza giren mesafeler, ortaya çıkan iç ve dış etkenler siyerden istifademizi oldukça azaltmış durumdadır. Öyleyse yapılması gereken tez elden ister buna siyer usulü deyin, ister buna siyer felsefesi deyin, ister buna siyer hikemi veya ilkeleri deyin fark etmez; yeniden bir usul oluşturmamız şarttır.
Bu konuda ortaya konacak çabalara bir ön ayak olması temennisi ile biz, oluşturduğumuz 11 temel ilkeyi sizlerle paylaşacağız. Her biri için sayfalarca açıklama yapmamız gereken bu ilkelerin açılımını bu konuda yaptığımız derslere havale ederek, Nasıl Siyer Öğrenmeliyiz? sorusuna cevap vermeye çalışıyoruz:
Siyeri Kur’an’ın hakemliğinde ve Kur’an’ın gölgesinde öğrenmek zorundayız.
Bu ilk ilkemiz çok önemlidir. Kur’an’ın hakemliğinin ihmal edildiği bir siyer okuması sahibine her an yanlış yaptırabilir. Peki, Kur’an’dan bu alanda nasıl bir hakemlik isteyeceğiz? İşte bunun cevabı:
Efendimiz’in şahsiyetinin anahtarlarını Kur’an’dan öğrenmelidir.
Efendimiz’in Allah katındaki değer ve kıymetini Kur’an’dan öğrenmelidir.
Efendimiz’in görevlerini, yetkilerini, sorumluluklarını ve bunların sınır ve hudutlarını Kur’an’dan öğrenmelidir.
Vahyin ilk muhatabı olması sebebi ile Kur’an’ın O’nu nasıl inşa ettiğini ve bunun yöntemini Kur’an’dan öğrenmelidir.
Özellikle vahyin iniş sürecini ve bu süreçteki mesajların sıralamasını dikkate alarak, Efendimiz’in Kur’an gölgesinde nasıl bir şahsiyet eğitimine tabi tutulduğunu Kur’an’dan öğrenilmelidir.
Bir beşer olarak Efendimiz’in Kur’an gölgesinde yetiştirilirken buna nasıl karşılık verdiğini Kur’an’dan öğrenmelidir.
Siyer üzerinden Kur’an’ı, Kur’an üzerinden de siyeri okumalıyız.
Siyer-i Nebi’yi, Siyerü’l-Enbiya’dan ayırmadan öğrenmek zorundayız.
Siyeri sadece bir tarih kitabı olarak değil, bugünü anlatan önemli bir kaynak olarak okumalıyız.
Parçacı okuyuştan bütüncül okuyuşa geçerek, bütününü parçaya kurban etmemek zorundayız.
Siyeri sadece satırlardan değil, olayların içerisine dâhil olarak okumalıyız.
Siyeri kesinlikle sebep-sonuç ilişkisi ile okumak, birini birine, yani sebebi sonuca, sonucu sebebe kurban etmemeliyiz.
Siyerin cereyan ettiği zamanı, mekânı, kültürü, sosyal yapıyı ve o günün şartlarının oluşturduğu psikolojiyi dikkate alarak okumalı, bugünden hareket ederek o günü değil, o güne giderek o günü okumalıyız.
Siyeri sadece Efendimiz’in yaşadığı ortamı ve hayatını anlama adına bir bilgi alma şeklinde okumamalı, her gün yeniden ve bir kez daha keşfetmek için okumalıyız.
Siyerin sahibi olan Efendimiz’in bu bereketli mirasını insanüstülüğü esasına dayanarak değil, model insan ilkesini öne çıkararak okumalıyız.
Siyeri tek başına Efendimiz’in hayatından ziyade, o nübüvvet medresesinin yetiştirdiği talebeler olan Sahabî efendilerimizle irtibatlandırarak okumalıyız.
Muhammed Emin YILDIRIM