Allah Resulü (s.a.v.) Erkam’ın evini nebevî medrese olarak belirleyince, sıra o eve alınacak talebelere gelmişti. Erkam b. Ebi’l Erkam’ın 16. Müslüman olduğunu hatırlarsak, o gün için iman halkasına dahil olan insan sayısının halen 20’yi bulmadığını söyleyebiliriz. İşte böyle bir ortamda Erkam’ın evi İslam’ın ilk medresesi olarak belirlenmiş ve Efendimiz (a.s.) bir madenci titizliğinde bu medreseye öğrencilerini seçmeye başlamış, herkesi değil; sadece bazı özel hususiyetleri taşıyan talebeleri bu medreseye kabul etmişti.
Bu noktada mevcut siyer kitaplarımızın bir yanılgısına da değinmek yerinde olacaktır. Genelde Efendimiz’in Mekke yılları mevzubahis olunca siyer kitaplarımız, o dönemi ikiye ayırır; gizli ve açık davet dönemleri diye nitelendirirler. Ama o yılları iyice tahlil ettiğimiz zaman görürüz ki; ortada gizli ve açık davet değil, özel ve genel bir davet vardır.
Özel ile gizli çok farklı iki durumdur. Gizli davet; sırren yapılır, kimselerin görmemesine dikkat edilir; ama muhatabın kimliğine pek bakılmaz, kim olursa olsun ortamı değerlendirerek davete muhatap kabul edilir. Özel davet ise; içerisinde bir gizlilik barındırsa da, bu davette muhatabın kimliği çok önemlidir. Herkes değil, sadece seçilenler davet edilir. Dolayısı ile Efendimiz’in Daru’l Erkam yılları; bir gizli davet yılları değil, özel davet yıllarıdır.
Bu özel davet yıllarında Allah Resulü (s.a.v.) risalet davasını omuzlayacak bir kadronun yetişmesi için gayret göstermiştir. Bu kadro, risalet davasının çekirdek kadrosu olacaktı. İşin çekirdek kısmının çok sağlam olması davanın selameti açısından şarttı. Bundan dolayı Efendimiz çok ciddi bir gayret ile bu kadroyu oluşturmaya çalışıyordu.
Bu işin ne kadar önemli olduğunu çok iyi fark etmiş olan Allah Resulü, Daru’l Erkam’a aldığı öğrencilerde oldukça titiz davranıyor, her önüne çıkanı değil, dikkatli bir seçicilikle talebelerini tespit ediyordu. Çünkü şartlar çok ağırdı, zaman sınırlıydı, yapılacak işler ise oldukça fazlaydı. Bundan dolayı Efendimiz’in o günler için kumaş kalitesi düşük, hammaddesi bozuk yada maden değeri diğerlerine göre daha az olan insanlarla uğraşacak zamanı yoktu. Onlar davetin ikinci merhalesine kalmalıydılar; gün çekirdek kadronun inşa günüydü.
Peki Efendimiz nasıl seçiyordu bu çekirdek kadroya alacağı öğrencileri? Seçim işi çok önemliydi ve bu noktadan bugünlerde de Erkam’ın evlerini oluşturmak isteyenlere çok mühim mesajlar vardı. Allah Resulü’nün talebelerini seçerken gözettiği hususiyetler için bir çok şey söylenebilir, ama biz 4 önemli noktaya dikkat çekmek istiyoruz.
1- Allah Resulü, o gün için yük olacakları değil, yük alacak insanları seçiyordu. Davetin ilk yıllarında zaten var olan ağır sorumluluklara, birde sorunlu insanların yüklerini taşıma gibi, insan takatini zorlayacak bir durumun oluşmasına meydan vermiyordu. Böylelerini o gün için davetin ikici merhalesine bırakıyor, sırtına yük alabileceklere öncelik veriyordu.
2- Toplum içerisinde etkili olan insanları seçiyor, asla etkisiz elemanların üzerine yatırım yapmıyordu. Efendimiz çekirdek kadronun inşasında o gün bile bulundukları sosyal çevrede nesne değil, aktif öznelerin üzerine hesaplar yapıyordu. Cahiliye yıllarında toplum içerisinde belli konumu olanlara öncelik tanıyor, bu şahısların insanlar üzerinde daha etkili olacağını dikkate alıyordu. O gün için köle olanlar içerisinden seçtiklerinde bile bu hususiyetleri gözetiyor; her köleyi değil, bu özellikleri bünyesinde barındıranları seçiyordu. Özellikle Efendimiz (a.s) Erkam’ın okulunun sadece zayıflara, kölelere, toplumun dışlamış olduğu zümrelerin tekeline girmesine asla müsaade etmiyor, bu konuda oldukça titiz davranıyordu. Yine Allah Resulü (s.a.v.) o gün için tek bir cinsiyet üzerinde yoğunlaşmıyor, Erkam’ın evinin kadın-erkek herkesi kuşatmasına önem veriyordu.
3- Mekke’nin sosyal yapısını çok iyi bilen Efendimiz, Erkam’ın evinin asla her hangi bir kabilenin ve ailenin denetimine girme zeminini oluşturmuyor, tüm aileleri kuşatarak ve özellikle her aileden en az bir bireyi alarak, toplumun tamamında mesajın etki etmesine özen gösteriyordu.
4- Son olarak Efendimiz (a.s.) yaş konusunda da ciddi bir sınırlama getirmiyor, ama özellikle gençler üzerinde yoğunlaşıyordu.
Burada iddia ettiğimiz maddelere mevcut siyer bilgilerinize dayanarak itirazlarda bulunabilirsiniz; ama biraz sabredin ve önümüzdeki hafta bu iddiaları ispat eden verileri dikkate alın, o zaman göreceksiniz ki; iddia edilen özellikler, havada kalan sözler değil, ciddi bir araştırmanın mahsulüdür.
Muhammed Emin YILDIRIM