Ekim ayından beridir devam eden Nebevî Miras derslerimiz bu hafta itibari ile tamamlandı. 31 ders boyunca Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, o büyük mirastan bizlere paylar sundu. Son dersimizin konusu ise gölgesi başımızın üzerine düşen Ramazan’dı. Hocamız, “Nebevî Miras’ta Kur’an Ayı Ramazan” başlığında, bu mübarek ayı nasıl değerlendireceğimiz konusunda çok önemli mesajlar verdi. Dersin sonunda da yeni dönem ile alakalı müjdeleri bizlerle paylaştı. Şimdiden Ramazan’ın hakkımızda hayırlara vesile olmasını niyaz ediyor, bu dönem boyunca değerli bilgilerini büyük bir gayret ile bizlerle paylaşan Hocamızdan ve her dersi büyük bir heyecan ile takip eden siz kardeşlerimizden Allah (cc) razı olsun diyor, yeni döneme selametle ulaşmayı temenni ediyoruz.
Dersten Cümleler
Nebevî Miras der demez aklımıza şu üç şey gelmeli: Allah’ın Kitabı, Resûl’ün Sünneti ve Mekteb’in Talebeleri
Ramazan oruç ayıdır.
Ramazan şükür ayıdır.
Ramazan infak ayıdır.
Ramazan arınma ayıdır.
Ramazan tevbe ayıdır.
Ramazan istiğfar ayıdır.
Ramazan yenilenme ayıdır.
Ramazan muhasebe ayıdır.
Ramazan terbiye ayıdır.
Ramazan ibadet ayıdır.
Ramazan dua ayıdır.
Ramazan yardımlaşma ayıdır.
Ramazan dayanışma ayıdır.
Ramazan takva ayıdır.
Ramazan Kur’an ayıdır.
Ramazan ayının en önemli ibadeti olan Oruç bile aslında Kur’an nimetinin şükrü adına ortaya konan bir ibadettir.
Furkan Süresi’nin 30.ayetinde, Rabbimiz Kur’an için “Mehcur Bırakılmış Kitap” ifadesini kullanır.
Tefsir usulünün bilinen bir kaidesi: “Sebebin hususiliği, hükmün umumiliğine engel değildir.”
“Allah’ın hükümleri ile hükmetmeyenler kâfirlerin, zalimlerin ve fasıkların ta kendileridir…” (Maide Sûresi, 44- 45 ve 47)
İbn Abbas (ra): “Ey Müslümanlar! Sizler ne kadar akıllısınız böyle! Allah’ın kitabında tatlı olan ne varsa size, acı olan ne varsa kitap ehline öyle mi? Hayır, o kitabın acısı ile tatlısı ile her şeyi tüm Müslümanlar içindir. Unutmayın ki, sizden her kim inkâr ederek Allah’ın hükmü ile hükmetmezse kâfir olur. İnandığı halde hükmetmezse ya zalim olur yada fasık olur.”
Ümmetin sır küpü olan Huzeyfetü’l-Yemânî ise bir gün şöyle diyecekti: “Bu İsrailoğulları sizin ne güzel kardeşlerinizmiş! Eğer Kur’an’da iyi bir şeyden bahsediliyorsa size, kötü bir şeyden bahsediliyorsa onlara öyle mi?”
“(O gün) Peygamber diyecek ki: Ey Rabbim! Şu benim kavmim/milletim bu Kur’an’ı mehcur bıraktı.” (Furkan, 30)
İmam Kurtubi Furkan Süresi 30. ayetin tefsirinde Hz. Enes’ten şöyle bu rivayeti aktarır: “Peygamberimiz buyurmuşlardır ki: “Kim Kur’an öğrenir, sonra onunla hiç ilgilenmez, ara ara bile olsa Mushaf’ını açmaz ve yüzüne bakmaz ise, o Mushaf ona kıyamet günü asılı olarak getirilir ve o Mushaf der ki: Ey Âlemlerin Rabbi olan Allah’ım! Senin bu kulun beni terk etti, artık sen benimle onun arasında hüküm ver!” (Kurtubi, el-Camiu li Ahkami’l-Kur’an, 12/ 542)
Kur’an’ı Mehcur bırakmak ne demektir?
Kur’an’ı Mehcur bırakmak, Kur’an’dan yüz çevirmektir.
Kur’an’ı Mehcur bırakmak, Kur’an’ı sadece bir ibadet kitabı haline dönüştürmektir.
Kur’an’ı Mehcur bırakmak, onun ahkâmı ile amel etmemek, ahlakı ile ahlaklanmamaktır.
Kur’an’ı Mehcur bırakmak, onu hayat nizamı olarak görmemektir.
Kur’an’ı Mehcur bırakmak, karşılaşılan sorunlarda onu hakem olarak tayin etmemektir.
Vahyin Emin Meleği Cebrail (as) ile Vahyin Emin Elçisi Muhammed (sas) arasında bizim pek de mahiyetini tam anlamı ile anlayamayacağımız bir münasebet ve bir muhabbet vardı.
“Bu gece rüyamda Cebrail’i gördüm. Hem de Mikail ile beraber… Cebrail rüyamda geldi tam başucumda durdu, Mikail ise ayaklarımın ucunda; birbirleri ile konuşmaya başladılar. Biri diğerine beni göstererek dedi ki: ‘Şu zatın hali neye benzer?’ diğeri cevap verdi: ‘Bu zatın hali şuna benzer: Çok güçlü ve zengin bir hükümdarın güzel bir sarayı vardır. O hükümdar o sarayda muhteşem bir ziyafet tertip eder. Sonra bir elçi çıkarır tebaasının arasına ve o halkı o muhteşem saraya ve o sofraya davet eder. Ancak, o halkın bir kısmı bu davete icabet eder, bir kısmı duymamazlıktan gelir, bir kısmı bana ne, ne diye gidecekmişim deyip, o davete icabet etmez. İşte bu misaldeki hükümdar, Rabbü’l-Âlemin olan Allah, o saray cennet, o cennete insanları davet eden elçi ise Muhammed’dir.’ Efendimiz (sas) sözün devamında diyor ki, sonra Cebrail bana seslendi dedi ki: “Ya Resulullah’ senin davetine icabet eden cennete girmeye hak kazanır. Cennete giren ise o nimetlerden istifade eder.” Ben bu sözlere çok sevindim, o sevinç içinde uyandım, bir de baktım ki, rüya imiş…” (Buhari, Tirmizi, Darimi, Hâkim)
Arz: Talebenin, hocaya elde ettiği bilgileri takdim ederek, doğrulatmasıdır.
İbn Abbas: “Resûlullah’a (sas) Kur’ân senede bir kez arz edilirdi. Vefat ettiği yıl iki kez arz edilmiştir. İşte Abdullah İbn Mes’ûd bu arz da hazır bulunmuş, Kur’ân’dan nesh edilen ve değiştirilen âyetleri bizzat Efendimiz’den öğrenmiştir.”
“Biz Efendimiz’den (sas) Kur’an’ı Cebrail tazeliğinde talim ettik.”
Tercümanü’l-Kur’an olan İbn Abbas (ra) bakın ne diyor: “Allah Resulü (sas) insanların en cömerdiydi. En cömert olduğu zaman da Ramazan ayı idi. Cebrail, Ramazan ayında her gece, Resulullah ile buluşur ve onunla Kur’an’ı müdarese ve müzakere ederdi. İşte bundan dolayı Resulullah, Ramazan ayında hayır dağıtmakta, esen rüzgârdan daha cömertti.” (Buhari, Vahiy, 5)
Hz. Osman: “Eğer kalplerimiz temiz olsa, arınmış olsa; vallahi biz Kur’an okumaya doyamayız!”
Hz. Ali: “… İyi bilmelisiniz ki, içinde tefekkuh/bilinçli bir anlayış ve bir ilim bulunmayan ibadette, tefehhüm/anlama ve idrak etme çabası bulunmayan ilimde, tedebbür ve tefekkür bulunmayan bir okumada hayır yoktur.”(el-Muttakî, Kenzu’l-Ummal, 29388)
“Bir Ayet, Bin Tefekkür…”
Dört mühim hastalık:
1. Az şükretmek
2. Az tevekkül etmek
3. Az ahirete iman etmek
4. Az teslimiyet göstermek
“Aramızdan ‘Allah’ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı!’ demeleri için onların bir kısmını diğerleri ile işte böyle imtihan ettik. Allah şükredenleri daha iyi bilmez mi?” (En’âm, 6/53)
“Allah kuluna kâfi değil midir? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık onun yolunu doğrultacak biri yoktur.” (Zümer, 39/36)
“Allah kime de hidayet ederse, artık onu saptıracak yoktur. Allah, mutlak güç sahibi ve intikam alıcı değil midir?” (Zümer, 39/37)
“Bunları yapan Allah’ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?” (Kıyamet, 75/40)
“Sübhaneke belâ / Evet, senin şânın yücedir.”
“Allah, hüküm verenlerin en iyisi değil midir?” (Tin, 95/8)
“Belâ ve ene alâ zâlike mine’ş-şahidîn/Evet, ben buna şahitlik edenlerdenim.”
Ramazan’a nasıl hazırlanalım?
1. Ciddi bir muhasebe
2. Derin bir tevbe
3. Şuurlu bir istiğfar
4. Güzel bir helalleşme
5. Bilinçli bir niyet
6. Makul bir hedef
7. Sarsılmaz bir istikamet
8. Sadık bir dost
9. Vahdet sağlanmış bir hane
10. Sağlam bir sabır
Neye sabır edeceğiz?
1. İbadetlerin külfetine
2. Günahların cazibesine
3. İmtihanların zorluğuna
4. Eziyetlerin ağırlığına
5. Hayırların istikrarına
Ramazan’ı nasıl ihya edelim?
1. Dışarıdan içeriye dönerek
2. Düzensizlikten nizama kavuşarak
3. Zaafiyetlerden arınıp, iradenin hakkını vererek
4. Zayıflıklardan kurtulup, kuvvetli ve güçlü olmaya azmederek
5. Değersizlikten ulvi hedeflere kilitlenerek
6. Duyarsızlıktan mükellefiyetlere yürüyerek
7. Cimrilikten cömertliğe alışarak
8. Beşeri yargılardan ilahi telkinlere kavuşarak
9. Üzerimizdeki her türlü hakkı yerine getirme adına gayret göstererek
10. İbadetin beyni olan duadan çokça nasiplenerek
Hz. Ömer anlatıyor: “Ramazan ayı girmeden hemen önce Allah Resûlü (sas) bize şu konuşmayı yaptı: “Ramazan ayı geldi. Ona hazırlanın! Onun hakkındaki niyetlerinizi güzelleştirin! Ona büyük bir hürmet gösterin! İyi bilin ki onun Allah katındaki değeri çok büyüktür. Sakın ola ona saygısızlık etmeyin! Ramazan’da iyiliğin de kötülüğün de karşılığı kat kattır.” (el-Hindî, Kenzü’l-Ummâl, 24269)
Büyük sahabi, Akabe biatlarının önemli ismi, Filistin’in ilk İslam valisi Ubade b. Samit diyor ki: “Ramazan ayının yaklaştığı bir günde Resulullah (sas) bize şöyle dedi: “Ramazan ayı bütün bereketi ile size geliyor. Allah o ayda sizi zengin kılar, bundan dolayı size rahmet indirir. Hataları yok eder, o ayda duaları çokça kabul eder. Allahu Teâla sizin Ramazan ayında hayırlarla yarış etmenize bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O halde iyilik ve hayırdan yana Allahu Teâla’ya kendinizi gösterin. Ramazan ayında Allah’ın rahmetinden kendisini mahrum eden bedbaht kimselerden olmayın.” (Heysemi, Mecmau’z-Zevâid, III/344)
1440 Hicri Yılı Serlevhamız: “İnsanlığın Aynaları, İman ve Kardeşliğin Sadâları”
Uzun soluklu siyer derslerine başlayacağız. Bu derslerimiz 5 ana bölümden oluşacak:
Siret-i İnsan
Siret-i Enbiya
Siret-i Mustafa
Siret-i Resûl
Siret-i Nebî