İlk dersimizde Allah’a iman meselesini, ikincisinde Peygamberlere iman meselesini, bu üçüncü dersimizde ise Kitaplara iman meselesini biraz olsun konuşmaya çalışacağız.
Bakara 285’de; كُلٌّ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ denir.
Nisâ 136’da ise 5 iman esası sayılır:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّذ۪ي نَزَّلَ عَلٰى رَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ مِنْ قَبْلُۜ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَع۪يدًا
“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.” (Nisâ 4/136)
Görüldüğü üzere Kur’ân’da iman esasları Allah’a iman, Meleklere iman, Kitaplara iman ve Resullere iman şeklindedir.
Hadislerde de özellikle Cibril hadisi üzerinden konuşursak, Cebrail (as) Efendimiz’e;
فَأَخْبِرْنِي عَنِ الْإِيمَانِ،
“Bana imandan da haber ver, yani iman nedir?” diye sormuş; Efendimiz’de bunları arka arkaya saymıştır:
قَالَ: «أَنْ تُؤْمِنَ بِاللهِ، وَمَلَائِكَتِهِ، وَكُتُبِهِ، وَرُسُلِهِ،
Peki, neden biz bu sıralamayı esas almadık? Bunun iki temel sebebi var:
Birincisi; Çünkü bizde Meleklere ait emin olun hiçbir bilgi yok…
İkincisi; Kitaplara iman meselesindeki zihinlerde var olan şüphe, merak ve sorular meleklere iman meselesinden kat ve kat fazladır.
Kitaplara iman dediğimizde: Allahu Teâla’nın seçtiği elçilere vahiy gönderdiğine ve bu vahiylerin hepsine kitap dendiğine, Kur’ân dışında önceki vahiylerin tahrif edilmiş olsa bile varlıklarına iman etmeye biz Kitaplara İman diyoruz.
Kitaplar; Tevrat, Zebûr, İncil ve Kur’ân…
Sahifeler ise; Hz. Âdem’e 10 sahife, Hz. Şit’e 50 sahife, Hz. İdris’e 30 sahife ve Hz. İbrahim’e 10 sahife…
وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ
“Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar.” (Bakara 2/4)
Çokça sorulan bir soru: “Madem önceki kitaplar tahrif olmuş, o zaman benden neden tahrif olmuş kitaplara iman etmemi Rabbim istiyor?”
Verilecek cevabı 5 maddede özetleyebiliriz:
1. Her peygambere vahiy geldiğine iman ederiz.
2. Tüm peygamberlerin ortak bir davaları olduğuna inanırız.
3. O peygamberlere gelen vahiylerin asıllarına iman ederiz.
4. Asıllarının günümüze kadar gelmediğini bilir, tahrif olan bu kitapların Kur’ân’dan sağlamasını yapar, ona göre inanırız.
5. Ne kadar tahrif olurlarsa olsunlar vahyin tek bir otoriteden geldiğine inanır, vahyin kaynağı konusunda bir bilinç oluşturur, ona göre iman ederiz.
“Ehl-i Kitab’ı tasdik de etmeyin, tekzip de (yalanmayın). Biz Allah’a, bize indirilene, size indirilene de inandık deyin.” (Buhari, Tefsir, 2; İ’tisam, 25)
Önceki Kitaplar Hakkında Sorulanlar
1. Önceki kitapların tahrif olduklarını nereden biliyoruz? Tahrif olduğunu sadece Kur’ân’ın söylemesi o kitaplara inananları neden bağlasın ki?
2. Allah (cc) neden önceki kitapları korumadı? Onlarda vahiy idiyseler korunması gerekmez miydi?
3. Neden tüm peygamberler için indirilen bir kitaptan söz edilmiyor da sayılı peygamberlere kitap indirildiğini söyleniyor?
4. Bazı peygamberlere indirildiği söylenen suhuflar şu an var mı? Suhuflarda geçen bilgiler nelerdir?
5. Neden önce az sonra daha çok vahiy indirildi? Hz. Âdem’e daha fazla vahiy indirilmesi gerekmez miydi?
6. Kitab-ı Mukkaddes’in ne kadarı Allah’ın sözüdür? Ne kadarı bozulmuş, ne kadarı bozulmamıştır?
7. Önceki Kitaplar bozulmasaydı Kur’ân’a ihtiyaç kalmayacak mıydı?
8. Önceki Kitaplar da Kur’ân gibi hem manası hem de lafzı Allah’a mı aittir?
9. İndirilen bütün kitaplar, Allah (cc) katında tek bir kitabın farklı bölümleri midir?
10. Tevrat bozulunca Zebûr, Zebûr bozulunca İncil, bütün bunlar da bozulunca Kur’ân gönderilmiştir diyebilir miyiz? Özellikle diğer üç kitabın birbirleri ile ilişkileri ne düzeydedir?
Kur’ân Hakkında Sorulanlar
1. Kur’ân-ı Kerim’i önceki kitaplardan ayıran özellikler nelerdir?
2. Bundan 1400 yıl önce indirilmiş bir kitap nasıl evrensel olabilir?
3. Meal okuyarak Kur’ân tam anlamı ile anlaşılabilir mi?
4. Kur’ân’ın hitabı hep erkeklere mi?
5. Kur’ân-ı Kerim’de neden Allah “Biz” diyor?
6. Kur’ân’da kıraat farklılıkları var mı? Varsa bu bir ihtilaf sebebi değil midir?
7. Kur’ân’ın toplatılması meselesi çok önemli bir mesele iken neden Hz. Peygamber bu konuda hiçbir tavsiye veya yönlendirme yapmamıştır?
8. Kur’ân’da anlamı bilinmeyen ayetler var mıdır?
9. Kur’ân’dan bu kadar fazla yorum çıkarılması doğru mudur?
10. Kur’ân’daki her hüküm kıyamete kadar geçerli midir?
Nedir imanın ahlâkı?
İman ahlakı güvendir. Güvenmek imanın en temel ahlakı, esası, olmazsa olmaz şartı, zemini, kökü ve ilkesidir. Eğer güven yoksa emin olun imanda yoktur. Çünkü iman mutlak bir güven ile ancak tesis edilebilir.
Dinin üç temel esası:
1. Dinin sahibi ve din günün maliki olan Allah (cc)
2. O dinin kaide ve kurallarını bize anlatan Allah kelamı olan Kur’ân
3. O kaide ve kuralları bize hem tebliğ eden, hem ihtiyaç anından tebyin eden, hem bizzat yaşayarak, yaşatarak bize talim eden Peygamber
Bu ilahî sisteme iman ettiğini söyleyen insana mü’min denir. Mü’min kimdir diye sorulursa cevap çok net ve kısa: Güvenen ve güvenilen insandır. Yani bir insanın mü’min olabilmesi için dinin bu üç temel esasına istenilen düzeyde güvenmesi gerekir.
Unutmayalım;
1. Allah’a güven duyan, âleme güven verir.
2. Kitab’a güven duyan, dertlerine dermanı orada arar.
3. Peygamber’e güven duyan, bahanelere kapıyı kapatır.
Menfi örnek Hz. Mûsâ’nın (as) Ashâbı
Müspet örnek Hz. Muhammed’in (sas) Ashâbı
Menfi örnek olan İsrâiloğulları’nı Kur’an onlarca ayette bize anlatır.
Allah’a Güvensizlikleri
“Ey Mûsâ! Rabbine dua et bize toprağın bitirdiği şeylerden yani soğanından, sarımsağından, kabağından, acurundan vs.lerden versin. Biz bir tek çeşit yemeğe artık katlanamıyoruz” dediler.
Kitab’a Güvensizlikleri
Onlar kendilerine verilen emanet edilen Tevrat’ı, dünyevi menfaatleri gereği;
1. “Yuharrifune” Kitabın bir bölümünü değiştirerek tahrif ettiler. (Bakara 2/75; Mâide 5/41)
2. “Yubeddilune” Kelimeler üzerinde oynayarak, onları tebdil ettiler. (Bakara 2/59, 211)
3. “Yektumune” Hak ve hakikati gizleyerek veya örterek insanları saptırdılar. (Bakara 2/79, 159)
4. “Yuharrifune’l-kelime an mevâdihi” Kelimeleri bağlamından kopardılar. (Nisâ 4/46; Mâide 5/13)
5. “Nesû” Unuttular ve hatırlamak için de herhangi bir çaba ortaya koymadılar. (Mâide 5/14)
Peygamber’e Güvensizlikleri
“Ey Mûsâ! Bizler açıkça Allah’ı görmedikçe, şu gözlerle Allah’a bakmadıkça sana kesinlikle iman etmeyeceğiz.”
Müspet örnek Hz. Muhammed’in (sas) Ashâbı
Allah’a Güvenleri
“Ya Resûlullah! Gerçek bir iman sahibi olarak sabahladım.”
“Sen öyle bir insansın ki, tepeden tırnağa iman kesilmişsin.”
Kitab’a Güvenleri
“Ey Ebûbekir! Ayette geçen ‘Fi Bid’î sinîn’ فِي بِضْعِ سِنِينَ tam 3 sene değil, 3 ila 9 arasındaki bir zaman dilimidir. Git Ubeyy’e süreyi 3 ila 9 arasında diye uzat ve develeri ise 10’dan 100’e çıkar.”
Peygambere Güvenleri
“Ya Resûlullah! Allah sana ne emrediyorsa sen onu yap. Vallahi biz hep senin sağında, solunda, önünde ve arkanda olacağız. Biz asla Benî İsrâil’in peygamberleri Mûsâ’ya dedikleri gibi, “Ey Mûsaâ! Sen ve Rabbin gidin savaşın biz burada seni bekliyoruz” demeyeceğiz. Bizim sözümüz “Ya Resûllullah sen git bizde arkandan gelelim, sen yürü bizde seninle beraber yürüyelim olacaktır.”
Kur’ân- Kerim ile kurmamız gereken bağ
1. Öğrenmek ve okumak
2. Anlamak ve kavramak
3. Yaşamak ve korumak
4. Yaymak ve korunmak
5. Yaşatmak ve kurtarmak