Sîret-i Enbiyâ derslerimizin bu haftaki konusu “Neden Kur’ân Tarihten Bu Kadar Bahseder?” idi. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, bu serlevha altında, Kur’ân’da ne kadar tarihi bilginin yer aldığını, bu bilgilerin aktarılmasının gayesini, anlatma özelliklerini, usul ve üslubunu ve şu an ümmetin tarihe yaklaşımlarının nasıl olduğunu çok önemli vurgu ve mesajlarla anlattı.
Dersten Cümleler
Tarih: “Aya göre vakit tayin etmek, bir olayın meydana geldiği günü ve yılı, bunların rakamla yazılışını, bir şeyin oluş zamanını ve olaylar dizisini tespit etmek!”
Nedir Tarih?
Tarih, zamanı, mekânı, şahısları ve olayları anlatan bir ilimdir.
Tarih, insanlığın kolektif aklıdır.
Tarih, insanlığın tecrübelerinin birikimidir.
Tarih, insanlığın hafızasıdır.
Tarih, geçmişi anlatan, hâle mesaj veren, geleceği inşa eden bir imkândır.
Tarih bir filmdir, aktörü insan, senaristi Allah’tır. Senaryo kaderdir. Kader de yasadır.
Tarih, yasalarını Allah’ın belirlediği, uygulamasını ise insanın yaptığı bir hadiseler birikimidir.
“Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer.” (İbn Haldun)
قُلْ س۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ بَدَاَ الْخَلْقَ
“De ki: “Yeryüzünde dolaşın da Allah’ın başlangıçta yaratmayı nasıl yaptığına bakın.” (Ankebût 29/20)
قُلْ س۪يرُوا فِي الْاَرْضِ ثُمَّ انْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّب۪ينَ
“De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra (hakikati) yalan sayanların sonunun nasıl olduğuna bakın!” (En’am 6/11)
قُلْ س۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلُۜ كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُشْرِك۪ينَ
“De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da, daha öncekilerin âkıbetleri nice oldu, görün. Onların çoğu müşrik idi.” (Rûm 30/42)
Eğer Kur’ân’ın tarih bilinci tam olarak anlaşılsaydı 10 sahada Müslümanlar dünyaya söz söylerlerdi: Tarih, Felsefe, Coğrafya, Matematik, Tıp, Kimya, Astronomi, Arkeoloji, Antropoloji ve Dinler Tarihi…
Tarihin Anlatılmasının Amacı
Ders çıkarılsın. (Kaf 50/37)
Öğüt alınsın. (Kamer 54/51)
İbret olsun. (Tâ Hâ 20/128)
Hatırlatma yapsın. ( Hûd 11/120)
Yolun kaderi öğrenilsin. (Bakara 2/214)
Örnek edinilsin. (Mümtehine 60/4)
Bahaneye yer kalmasın. (Nisâ 4/165)
Benzerlikler ortaya konsun. (Muhammed 47/10)
لَقَدْ كَانَ ف۪ي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِاُو۬لِي الْاَلْبَابِۜ
“Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır.” (Yusuf 12/111)
İbret: “Görünenden görünmeyene geçmek, nesnelerin ve olayların dış yüzüne bakıp onlardaki hikmeti kavramaya çalışmak, olaylardan ders alıp doğru sonuçlar çıkarmak ve buna göre davranmak…”
Kur’ân’ın Tarih Anlatmadaki Özellikleri
Kronolojiye dikkat edilmez, mesajlar nazarlara verilir.
Ayrıntılara fazlaca girilmez, meselenin özü üzerinde durulur.
Şahıslar üzerinde yoğunlaşılmaz, temsil ettiği konum dikkatlere sunulur.
Mekânlara ve coğrafyalara detaylıca temas edilmez, hadiselere ve ibretlere zihinler sevk edilir.
Tarihin yerelliğine mahkûm etmez, evrenselliğe gölge düşürmeden bir tasvirde bulunur.
Tarihi Anlatmasının Usul ve Üslubu
Tarihin yasaları vardır ve o yasalarda hiçbir değişiklik olmayacaktır. (İsrâ 17/77)
Aynı şeyleri yapanlar, aynı neticelerle karşılaşacaklardır. (Fâtır 35/43)
İyilere de kötülere de belirlenmiş bir zaman tayin edilmiştir. (Yûnus 10/11)
Eninde sonunda hak galip gelecek ve zalimler en büyük pişmanlığı yaşayacaklardır. (Kaf 50/12-14)
Haksızlık yapanlar, sınırları ihlal edenler ve hakikati yalanlayanlar mutlaka hak ettikleri karşılığı bulacaklardır. (Sâd 38/12-14)
İyilik ve hayır devam ettiği müddetçe asla bir helak vuku bulmayacaktır. (Hûd 11/117)
İnanıp inançlarının gereğini yerine getirenler Allah’ın yardımını hak edeceklerdir. (Muhammed 47/7)
Bir toplum kendi özündekini değiştirmedikçe Allah o toplumu asla değiştirmeyecektir. (Ra’d 13/11)
Tarihe Yaklaşımlar
Hiç okumayanlar
Bilgiyi bilince dönüştürmeyenler
Hamasete kurban edenler
Saldırı ve düşmanlık üretenler
Bilinç ve şuur ile okuyanlar
“Allah’a yemin ederim ki, Sıffin savaşında cepheden firar etmemi, İbn Atnabe’nin şu şiiri engellemişti!” (İbn Kesir, El-Bidaye ve’n-Nihâye, c.8, s.543)
Dünyadaki Cennet Aile “Saray mı Takva mı?”
“Kızımın önünde arkasında hizmetçiler olup, saraylar içerisinde yaşayıp, dinini kaybedip dünyasını bulacağına, bir çadırın içerisinde yaşasın, dünyasını kaybedip, dinini muhafaza etsin .” (İbn Asâkir, Târihu Medineti Dımaşk, LXIX, 115)