22 ders boyunca devam eden Öteki Hayat derslerimiz nihayete erdi. İman esaslarından ahirete imana dair konuların işlendiği bu derslerde, birbirinden önemli konuyu Muhterem Hocamızdan dinledik. Son dersin konusu ise Ramazan idi. “Öteki Hayatı Kazanmanın Büyük Bir Fırsatı Ramazan” serlevhasında, Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, Ramazan ayının değer ve kıymeti, Ramazan’a nasıl hazırlanalım, bu mübarek ayı nasıl ihya edelim ve bu aydan diğer aylara neler taşıyalım, konusunda çok önemli bilgileri ve mesajları bizlerle paylaştı. Başta Muhterem Hocamız olmak üzere, bu dersler boyunca istifade eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyor, daha güzel hizmetlerde Mevla bizleri bir araya getirsin diye dua ediyoruz.
Dersten Cümleler
“Ey Müslümanlar!
Büyük ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize düştü. Bu, içinde ‘bin aydan daha hayırlı olan’ Kadir Gecesi’nin bulunduğu bir aydır.
Bu ay; Allah Teâlâ’nın, gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde teravih namazını nafile olarak meşru kıldığı (mübarek) bir aydır.
Bu ayda kim bir hayr işlerse başka zamanlarda bir farzı yerine getiren kimse gibi sevap kazanır. Bir farzı eda eden de başka aylarda yetmiş farzı yerine getiren gibi sevap kazanır.
Bu ay sabır ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir.
Bu ay ihsan ve yardımlaşma ayıdır.
Bu ay müminin rızkının bereketlendiği bir aydır.
Kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, onun günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. İftar ettirdiği müslümanın aldığı sevaptan bir şey eksilmeksizin onun kazandığı kadar da ayrıca sevap kazanır.”
Sahabe hayran hayran bu sözleri dinlerken içlerinden biri: “Ya Resulullah! Bizim hepimiz bir oruçluyu iftar ettirecek imkâna sahip değildir ki!”… dedi.
Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah Teâlâ bu sevabı bir oruçluyu bir hurma veya bir yudum su ya da bir içim süt ile iftar ettirene de verir” buyurduktan sonra hutbesine şöyle devam etti:
“Bu ay, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan bir aydır. Kim (bu ayda) emri altındakilerin yükünü hafifletirse Allah onu bağışlar ve cehennemden azad eder.
Bu ayda dört şeyi çok yapınız. Bunların ikisi ile Rabbinizi hoşnut edersiniz; ikisinden de zaten uzak kalamazsınız. Rabbinizi hoşnut edecek iki işiniz; ‘Lâ ilâhe illallah’ diyerek Allah’ın birliğine şehadet etmeniz ve bağışlanma dilemenizdir. Uzak kalamayacağınız öteki iki şeye gelince, onlar da Allah’tan cenneti isteyip cehennemden kurtulmayı dilemenizdir.
Kim bir oruçluyu doyuracak olursa Allah onu benim havuzumdan sulayacak, o da cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir.” (İbn Huzeyme, Sahih, II/911; Beyhaki, Şuabu’İman, V/223)
Ramazan nasıl bir aydır? Ramazan deyince neler aklımıza gelmelidir?
1. Ramazan, kulluğun en hayırlı azığı olan takvanın kuşanılacağı bir aydır.
“…Azık edinin, kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, benden ittika edin (korkup sakının).” (Bakara 2/197)
“Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki takvaya erersiniz.” (Bakara, 183)
2. Ramazan, Allah’ın insanlığa en büyük ikramı, nimeti ve hidayet kılavuzu olan Kur’an’ın nazil olduğu aydır.
3. Ramazan, feraset ve basireti elde etmenin en önemli yolu olan furkan vasfının kazanılacağı bir aydır.
“Ramazan ayı ki o ayda insanlar için hidayet kaynağı olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur’an onda indirilmiştir.” (Bakara, 185)
4. Ramazan, içerisinde bin aydan daha kıymetli olan Kadir Gecesi’ni saklayan bir aydır.
5. Ramazan, hakkıyla ihya edildiği takdirde geçmiş günahların bağışlanmasına vesile olan bir aydır.
“Kim, inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”(Buhari, İman, 28, Müslim, Sıyam, 203)
“Kim inanarak ve karşılığını sadece Allah’tan umarak Kadir Gecesini ihya edip ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.”(Buhari, İman, 35; Tirmizî, Savm, 1)
“Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz ile Cuma bir sonraki Cuma’ya kadar ve Ramazan diğer Ramazan’a kadar, aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir.” (Müslim, Taharet, 16)
6. Ramazan, cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapatıldığı ve şeytanların en azgınlarının bağlandığı bir aydır.
“Mübarek Ramazan ayı size geldi. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.” (Nesâî, Sıyâm, 5)
7. Ramazan, hayırlarda yarışılan, takvada yardımlaşılan ve salih amellerin çoğaltılması gereken bir aydır.
“Ramazan ayı bütün bereketi ile size geliyor. Allah o ayda sizi zengin kılar, bundan dolayı size rahmet indirir. Hataları yok eder, o ayda duaları çokça kabul eder. Allahu Teâla sizin Ramazan ayında hayırlarla yarış etmenize bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O halde iyilik ve hayırdan yana Allahu Teâla’ya kendinizi gösterin. Ramazan ayında Allah’ın rahmetinden kendisini mahrum eden bedbaht kimselerden olmayın.” (Heysemi, Mecmau’z-Zevâid, III/344)
8. Ramazan, rehavet, uyku, eğlence ve reklamların arttırılacağı bir mevsim değil, mücadelenin, davetin ve cihadın fazlalaştırılacağı bir aydır.
9. Ramazan, Hududullaha/Allah’ın sınırlarına ve Hukukullaha/Allah’ın hukukuna riayet ederek yaşamanın iyice öğrenilebileceği bir aydır.
10. Ramazan, mahşerin en önemli mükâfatı olan arşın gölgesinde gölgelenmenin, öteki hayatı kazanmanın ve cennete özel bir kapıdan girmenin elde edilebileceği bir aydır.
“Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir.” (Buhârî, Savm, 4; Müslim, Sıyâm, 166)
Ramazan’a nasıl hazırlanalım?
1. Ciddi bir muhasebe
2. Derin bir tevbe
3. Şuurlu bir istiğfar
4. Güzel bir helalleşme
5. Bilinçli bir niyet
6. Makul bir hedef
7. Sarsılmaz bir istikamet
8. Sadık bir dost
9. Vahdet sağlanmış bir hane
10. Sağlam bir sabır
Neye sabır edeceğiz?
1. İbadetlerin külfetine
2. Günahların cazibesine
3. İmtihanların zorluğuna
4. Eziyetlerin ağırlığına
5. Hayırların istikrarına
Ramazan’ı nasıl ihya edelim?
1. Dışarıdan içeriye dönerek
İtikâf, her Ramazan Hira’nın mesajlarını yeniden yaşamaktır.
2. Düzensizlikten nizama kavuşarak
3. Zaafiyetlerden arınıp, iradenin hakkını vererek
Uyku ahlakı, Göz terbiyesi, Kulak terbiyesi, Dil terbiyesi
4. Zayıflıklardan kurtulup, kuvvetli ve güçlü olmaya azmederek
“Kuvvetli mümin, zayıf / güçsüz müminden daha iyi, daha üstün ve Allah’a daha sevimlidir.” (Müslim, Kader, 34; İbn Mace, Zühd, 4168)
5. Değersizlikten ulvi hedeflere kilitlenerek
6. Duyarsızlıktan mükellefiyetlere yürüyerek
7. Cimrilikten cömertliğe alışarak
8. Beşeri yargılardan ilahi telkinlere kavuşarak
9. Üzerimizdeki her türlü hakkı yerine getirme adına gayret göstererek
10. İbadetin beyni olan duadan çokça nasiplenerek
“Üç kimse vardır ki, duaları reddedilmez, mutlaka kabul edilir: İftar anında oruçlunun duası, adil idarecinin/devlet başkanının duası, mazlumun duası (bedduası). (Tirmizi, Deavat, 128, İbn Mace, Sıyam, 48)”
Ramazan’dan sonrasına kazanımları nasıl taşıyalım?
1. Zamana ve zemine sıkıştırmak yok, hayatın tamamına yaymak var.
2. Kazanılan seviyeyi kaybetmek yok, koruma adına ciddi bir hassasiyet var.
3. Güzel alışkanlıkları unutmak yok, o meltemi hissedecek adımları atmak var.
4. Mükellefiyetleri gevşetmek yok, her daim canlı tutacak vesileleri zorlamak var.
5. Asla ümitsizlik girdabına girmek yok, reca/ümit kapısına dört elle sarılmak var.
Her şeyin bir kalbi var, her kalbe sahip çıkılmalı!
Namazın kalbi secdedir.
Haccın kalbi Arafat’tır.
Cihadın kalbi şehadettir.
Davetin kalbi sabırdır.
İlmin kalbi istikrardır.
Dostluğun kalbi vefadır.
Senenin kalbi Ramazandır.
Ramazanın kalbi Kadir Gecesidir.
Orucun kalbi iftar anlarıdır.
Sahabe’den Ebû Said el-Hudri bize nakil ediyor. Diyor ki: “Peygamber Efendimiz (sas) bir keresinde minbere çıkarken, her adımda “âmin” dedi: Bir adım çıktı, “âmin…”; bir adım daha çıktı, “âmin…”; bir adım daha çıktı, “âmin…”
Hutbesi bittikten sonra: “Yâ Resûlallah! Minbere çıktığınız zaman ‘âmin’ dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?” diyerek sebebini sordular.
Buyurdu ki: “Cebrail (as) üç dua etti, ben de onlara âmin dedim!”
Birisi: Cebrail (as): ‘Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar olsun/burnu yerde sürtünsün!’ dedi, ben de âmin dedim.”
İkincisi: “Cebrail (as): ‘Sen peygamber olarak bir insanın yanında anıldığın zaman, sana salat-ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun! Onun burnu yere sürünsün!’ dedi. Ben de ona âmin dedim.”
“Üçüncüsü: “Cebrail (as): ‘Ramazana eriştiği halde bir insan, buna Ramazanın feyzinden, bereketinden istifade edememiş, Ramazan gelmiş geçmiş de hâlâ Allah’ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah’ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula! Burnu yerde sürtsün!’ diye dua etti. Ben de ona âmin dedim.” (Buharî, el-Edebu’l-Müfred, 1/338; Taberanî, Mü’cemü’l-Evsat, 8994)
Yaz aylarında okunmak üzere size tavsiye edilen üç kitap:
Temmuz: Sünnetin Değeri ve Bağlayıcılığı Muhammed Taki Osmani
Ağustos: Sünnet Hazinelerinden Muhammed Ali es-Sabuni
Eylül: Hadis-Sünnet Üzerine Tartışmalar ve Değerlendirmeler İsmail Lütfü Çakan
Siyer Vakfı’nın yürüttüğü en önemli projelerden biri Suffa Meclisleri Sohbet Halkaları…