Enes b. Mâlik’ten (ra) rivayet edilmiştir: “Resûlullah (sas), Müslümanlardan zayıflamış, kuş yavrusu kadar olmuş bir kimseyi ziyaret etti. Resûlullah (sas) ona: ‘Sen Allah’a herhangi bir şeyle dua ediyor ya da O’ndan bir şey istemiyor muydun?’ diye sordu. Adam: ‘Evet, ben, ‘Allah’ım! Bana ahirette bir ceza vereceksen o cezayı bana dünyada ver’ diye dua ediyordum’ dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sas) ‘Subhanallah! Sen buna güç yetiremezsin! Sen: ‘Allahümme! A’tinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-âhiretî haseneten ve kınâ azâbe’n-nâr/Allahım! Bize dünyada bir iyilik ver. Ahirette de bir iyilik ver. Bizi cehennemin azabından koru’ diye dua etsen!’ buyurdu. Daha sonra Resûlullah (sas) o adam için dua etti. Adam da iyileşti.”[1]
Bu dua aynı şekilde Enes b. Malik tarafından, Resûlullah’ın (sas) en çok yaptığı dua olarak da rivayet edilmiştir.[2]
Enes b. Malik
Bu duayı bize nakleden sahabi Enes b. Malik’tir. Enes b. Malik (ra) 612 yılında, nübüvvetin 3. yılında Medine’de dünyaya gelmiştir. Medineli Hazrec Kabilesi’ne bağlı Neccaroğulları’ndandır. Annesi Ümmü Süleym, Medine’de İslâm’ı ilk kabul edenlerdendir. Ümmü Süleym’in Es’ad b. Zürare’nin veyahut bir yıl sonra Musab b. Ümeyr’in vesilesiyle Müslüman olduğunu dair bilgiler aktarılır kaynaklarda. Enes b. Malik, son derece nazik, latif ve yumuşak huyluydu. İlme ve ibadete düşkündü. Resûlullah (sas) hicret ettikten sonra annesi Ümmü Süleym, Enes’i (ra) hizmet etmesi için Peygamberin yanına getirmiştir. Ümmü Süleym Enes’i teslim ederken bir de Peygamberden ona dua etmesini istedi, Resûlullah da ona “Allah’ım sen onun malını ve neslini çoğalt ve ona bereket ihsan et” diyerek dua etmiştir. Enes b. Malik bu duanın etkisini hayatı boyunca görmüştür. Enes, Resûlullah’a (sas) on yıl hizmet etmiştir, bundan dolayı kendisine “Hâdimü’n-Nebî/Peygamber’in Hizmetçisi” lakabı verilmiştir. Bu konumu onun pek çok hadis rivayet etmesine de vesile olmuştur.
Bedir, Uhud, Hendek başta olmak üzere birçok savaşa katılmış, ayrıca Hz. Ebubekir döneminde zekat tahsildarlığı görevi yapmıştır. Enes b. Malik, Resûlullah’tan 2286 hadis rivayet etmiştir. 709 yılında, 97 yaşında iken Basra’da vefat etmiştir.[3]
İki Dünya Saadeti
İçinde güzel manaları barındıran bu güzel dua Kur’an-ı Kerîm’de de geçmektedir. Bu ayetten önce sadece dünya için iyilik isteyen kimse zikredilmekte ve bu kişinin ahirette bir nasibinin olmadığı vurgulanmaktadır.
Sonrasında ise hem dünyada hem de ahirette iyilik isteyen kimse zikredilmekte ve bu kişinin ise kazandıklarından paylarının olduğu belirtilmektedir.[4] Duada geçen حَسَنَةً kelimesi genel manada bir iyiliği içerir. Bu genel manada iyilik ise insan için her türlü iyiliği ve güzelliği ifade eder. Bu sayede bu duayı yapan kişi Allah’tan sadece bir iyilik değil dünyası ve âhireti için kapsamlı bir iyilik talep etmiş olur.
Cehennem ise, Allah’ın kulundan razı olmadığının göstergesidir; âhiret hayatının en kötü durumudur, bu yüzden mü’min bir kimsenin böyle bir hâle düşmekten Allah’a sığınması gerekir.
Duada iyilik isterken tekil değil de “biz” lafzı kullanılması da bizlere çok şey öğretmektedir. Müslüman sadece kendisini düşünmez; bencil değildir, diğer Müslüman kardeşlerine de dua etmelidir. Ayrıca Efendimiz’in (sas) en çok yaptığı dualardan olması da bu duanın, ne kadar önemli olduğunun ve bir müslümanın hayatında ne kadar yer kaplaması gerektiğinin bir göstergesidir. Müslüman kimse dünya ve âhiret dengesini iyi kurması gerekir.
Bunun için dünyasını unutmadan ahireti için çalışmalı, dünyası için çalışırken de âhiretini unutmamalıdır. Dünyası için iyi şeyler istediği gibi âhireti için de iyi şeyleri Allah’tan talep etmelidir.
Ve unutulmamalı ki Allah kimseye kaldıramayacağı yükü yüklemez. Müslüman kimse de Allah’tan kendisi için zor gelecek bir şey istememelidir. Yukarıdaki rivayette olduğu gibi kendisi için iyi olanı istemelidir.
Mehmet Emin Demir
Siyer İlim, Kültür ve Tarih Dergisi Ekim-Aralık 2017/4 Sayı
İrtibat ve Detaylı Bilgi İçin: 0212 550 0 571
Whatsapp Abone Hattı: 0531 660 50 18
www.siyerdergisi.com
[1] Müslim, Zikr, 7.
[2] Buharî, Daavat, 55; Tefsir, Bakara, 36.
[3] Yıldırım, Muhammed Emin; Hz. Peygamber’in Albümü, 402,403; Canan, İbrahim, ‘Enes b. Mâlik’, DİA, XI, s.234-235.
[4] Bakara 200-202