Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, Akaid Medresesi’nde “Nübüvvet İkliminde İman” başlığı altında yapmakta olduğu programlarından beşincisinde “Sahabenin İman Anlayışı” konusunu işledi.
Dersten Notlar:
Mesrûk b. Ecda (v.63/683) bir sözünde der ki: “Ben Efendimiz’in (sas) ashâbının birçoğunu gördüm ve onlarla beraber zaman geçirdim. Onların hali aynen şuna benzer: Hani susuzluktan sinesi çatlayan toprağa yağmur yağar da o toprak alabildiğince suyu içerisine alır, gerisi ise tertemiz bir halde toprağın üstünde kalır. Sonra o kalan su, suya ihtiyacı olan canlılardan birini, ikisini, onunu, yüzünü sular. Hatta onlardan bazılarının üstlerindeki su arzın tamamını yetecek gibi olur. İşte sahâbe nesli böyle bir nesildir. Onlar Efendimiz’den (sas) aldıkları mesajları önce içlerine almış, o mesajları içselleştirmiş, sonra da durumlarına göre ümmeti o mesajlarla sulamışlar yani nasiplendirmişlerdir.” (Zehebî, et-Tefsir ve’l-Müfessirûn, I, 36)
Hz. Peygamber (sas) imanı nasıl talim etmiştir?
1. Ayrıntılara ve tartışmalara kapı açmadan çok sade ve duru bir şekilde iman esaslarını öğretmiştir.
2. Öncelikle muhataplarını ümmileştirmiş, zihin ve kalplerinde var olan perdeleri kaldırmış, sonra onlara imanı talim etmiştir.
3. İmanın anlaşılması için temel kavramları ortaya koymuş ve o kavramlar üzerinden imanı onların dünyasına taşımıştır.
4. İman meselesinin önem ve değerini her fırsatta gündeme taşımış, kabulünün neler kazandırtacağını, inkârının nelere yol açacağını net bir şekilde ortaya koymuştur.
5. İmanın lezzet ve tadına varmaları için, yol ve yöntemi göstermiş, yüreklerine atılan iman tohumunun meyveye durması için sürekli irtifa kaydeden bir menhec belirlemiştir.
Kur’an- Kerim’de Sahabe
Doğrudan en az 300 ayet Sahabe’yi konu alır ve Sahabe’yi anlatır.
Bu ayetler de Sahabe’nin güzellikleri anlatıldığı gibi, bazı yanlışları da uyarılır.
Mesela; Cuma Süresi 11. ayet, hutbede Hz. Peygamber’i ayakta bırakmaları
Enfal Süresi 67-69 arası ayetler, Bedir esirleri konusunda yapılan ikazları
Ali İmran Süresi 152. ayette Uhud’da dağılmaları konusunda yapılan ikaz
Tevbe Süresi 40. ayette Huneyn’de sayılarının çokluğuna takılıp dağılmaları
Nur Süresi’nde İfk Hadisesine karışan Sahabiler üzerinden yapılan ikazlar
Tevbe Süresi 117. ayette Tebük Gazvesine mazeretsiz iştirak etmeyenlere yapılan ikazlar
Ahzab Süresi 29 ve 30 ayetlerde Annelerimizin dünyevi taleplerine karşı yapılan ikazlar…
Kur’an-ı Kerim Sahabe’yi Nasıl Anlatıyor?
1. Sahabe, insanlık tarihinin en hayırlı topluluğudur.
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Ali İmran, 110)
2. Sahabe, hakiki ve sağlam bir imanı ortaya koymuş bir cemaattir.
“İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” (Enfal, 74)
3. Sahabe, iman iddialarını söz ve amelle tasdik eden sadıklar neslidir.
“(Allah’ın verdiği bu ganimet malları,) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan, Allah’tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah’ın dinine ve Peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır.” (Haşr, 8)
4. Sahabe, imanlarını Allah’a tasdik ettirerek, rıza makamını elde etmiş bir zümredir.
“(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.” (Tevbe, 100)
5. Sahabe, imanın en önemli azığı olan takvayı hayatlarının eksenine yerleştiren bir topluluktur.
“O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takvâ sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.” (Fetih, 26)
6. Sahabe, sadece iman etmemiş, imanı sevmiş ve bununla akli olgunluğa ermiş bir cemaattir.
“Hem bilin ki, içinizde Allah’ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.” (Hucurat, 7)
7. Sahabe, imanlarının bir göstergesi olarak müminlere karşı şefkatli, kâfirlere karşı şiddetli bir nesildir.
“Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler…” (Fetih, 29)
8. Sahabe, imanlarının bir işareti olarak Allah’a ibadet etmeyi bir sevda haline getirmiş, bir cemaattir.
“Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir.” (Fetih, 29)
9. Sahabe, imanlarının kendilerine yüklediği bilinç ile mallarını ve canlarını feda eden bir topluluktur.
“Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir.” (Tevbe, 88)
10. Sahabe, imanın kendilerine kazandırttığı isâr ruhu ile hareket eden bir nesildir.
“Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr, 9)
11. Sahabe, iman yolundaki gayretleri ile cenneti kazanmış ve bunun müjdesini bizzat Rabbimizden almış bir nesildir.
“Ne oluyor size ki, Allah yolunda harcamıyorsunuz? Hâlbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlara eşit değildir. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı vâdetmiştir. Allah’ın yaptıklarınızdan haberi vardır.” (Hadid, 10)
Kur’an-ı Kerim anlattığı kıssalarla ve bu kıssaların içerisindeki mesajlarla şahsiyetleri inşa etmeyi hedefler…
Tüm bu kıssaların Hz. Peygamber’e (sas) ve Sahabe’ye bir bilinç aşıladığını görüyoruz.
Özellikle Peygamberler dışında anlatılan 5 kıssa, ‘Sahabe’nin İman Anlayışının’ temellerini oluşturmuştur.
Hangileridir bu 5 kıssa?
1. Firavun’un sihirbazlarının iman kıssası
2. Tâlût ve Câlût kıssası
3. Ashab-ı Kehf kıssası
4. Ashab-ı Uhdud kıssası
5. Ashab-ı Karye kıssası
Firavun’un sihirbazlarının iman kıssası
Araf Süresi, 103 ila 126 ayetlerin arasında anlatılır.
“Rabbimiz! Bize dayanma gücü ver ve bizlerin canını Müslümanlar olarak al!”
Tâlût ve Câlût kıssası
Bakara 246 ila 251. ayetler
“Nice az topluluklar var ki, Allah’ın izni ile çok büyük topluluklara galip gelmiştir.”
Ashab-ı Kehf kıssası
Kehf Süresi 9 ila 22 ayetler içerisinde anlatılır.
Ashab-ı Uhdud kıssası
Buruc Süresi 4 ila9 ayetleri içerisinde anlatılır.
Ashab-ı Karye kıssası
Yasin Süresi 13- 29 ayetleri arasında anlatılan kıssadır.
“Şehrin öte ucundan koşarak gelen bir adam dedi ki: “Ey Kavmim! Gönderilen elçilere uyun! Sizden hiçbir ücret istemeyen bu elçilere uyun. “
Bu kıssaların iman noktasında mesajları şunlardı:
1. Firavun’un sihirbazlarının iman kıssası/ Pazarlıksız bir iman
2. Tâlût ve Câlût kıssası/İtaatkar bir iman
3. Ashab-ı Kehf kıssası/Bahanesiz bir iman
4. Ashab-ı Uhdud kıssası/Beklentisiz bir iman
5. Ashab-ı Karye kıssası/İsâr ruhlu bir iman
Sahabe’nin iman anlayışı nasıldı? soruna verilecek cevap şudur: “Onların imanları pazarlıksız bir iman, itaatkar bir iman, bahanesiz bir iman, beklentisiz bir iman ve isâr ruhlu bir imandır.”
Örnekler:
Pazarlıksız bir iman: Abdullah b. Selam
İtaatkâr bir iman: Hudeybiye güzel bir örnektir… Attab b. Esid
Bahanesiz bir iman: Bedir yolunda istişareler Ebu Bekir, Ömer, Miktat b. Amr ve Sa’d b. Muaz
Beklentisiz bir iman: Şeddad b. Hâd isimli sahabenin naklettiği bedevi
İsâr ruhlu bir iman: Yaşamak için yaşamak değil, yaşatmak için yaşamak… Ebû Eyyüb el-Ensari ve Ümmü Haram…
En son bir hadis:
Bera b. Âzib (ra) naklediyor, diyor ki: “Biz Resulullah’ın yanında oturuyorduk. Bir ara bize: “İmanın en sağlam kulpu nedir bilir misiniz?” diye sordu. Sahabe’den biri: “Namaz” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Namaz güzeldir. Fakat o değildir!” dedi. Bunun üzerine başka bir sahabî: “Ramazan orucu!” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “O güzeldir. Fakat o değildir!” buyurdu. Bu sefer başka bir sahabî: “O halde cihattır!” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “O da güzeldir. Fakat o da değildir!” dedi. Sonra kendisi cevap olarak şöyle buyurdu:“İmanın en sağlam kulpu, Allah için sevmek ve yine Allah için buğzetmektir.”(Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/286; Beyhaki, Şu’abü’l-İman, 13)