Son vahyin ilk muhatapları olan Sahabe neslinden bize intikal eden her rivayet anlamlı ve değerlidir. Birde bu rivayetler, onların Kur’an’ı nasıl anladıkları ve nasıl yaşadıkları bağlamında olursa bu önem ve değer daha da artmaktadır. Çünkü onların Kur’an karşısındaki duruşları, ayetlerin mesajlarını hayatlarına nasıl aktardıkları, cahiliyenin zifiri karanlığından vahyin dirilten aydınlığına nasıl ulaştıkları, bizler için hayati değer taşıyan bilgilerdir. İşte biz yeryüzünün en büyük iman hamlesini vahyin mesajları ile gerçekleştirmiş olan bu bahtiyarlar topluluğunun Kur’an anlayışlarını, bundan dolayı çok iyi anlamak zorundayız.
Bu zorunluluktan dolayı “Sahabenin Kur’an Anlayışı” başlığında, geçen dönem bir yolculuğa başlamıştık. İnşallah bu dönemde aynı yolculuğumuzu devam ettireceğiz. Bizler; “Sahabenin Kur’an Anlayışı” dediğimiz zaman 3 kelimeden oluşan bir serlevhayı kendimize yol haritası olarak belirlediğimizi ikrar etmiş oluruz. Gelin bu 3 kelimeyi birer birer ele alıp, iyice anlamaya çalışalım.
Serlevhamızın ilk kelimesi Sahabe’dir. Sahabe dediğimiz zaman sayfalar dolusu bilgiyi sizinle paylaşmamız gerekir. Ama ille de bazı hususiyetleri öne çıkarmak zorunda kalsak, şöyle 5 temel noktada bu kutlu nesli özetleyebiliriz:
Sahabe: Bizlerin Müslümanlığının aynalarıdır.
Sahabe: Efendimiz’in elindeki ilahi fırça ile şekillenen bir toplumdur.
Sahabe: Bizlerin kökleridir.
Sahabe: Rıza makamını elde etmiş bir nesildir.
Sahabe: Bizler için üsve-i hasene olan bir topluluktur.
İşte Sahabe dediğimiz zaman bu 5 nokta ve daha nice şeyler zihin dünyamızda şekillenir. Peki, serlevhamızın ikinci kelimesi olan Kur’an deyince neler zihnimizde çağrışım yapar? Elbette ki, Kur’an deyince, akan sular durur. Kur’an deyince, kelimeler ve cümleler yetersiz kalır. Kur’an deyince yüzlerce, önemli nokta zihnimizde belirir. Mesela; Kur’an deyince, Allah’ın kelamı demiş oluruz. Allah’ın insanoğluna en büyük tenezzülünün o olduğunu söylemiş oluruz. 23 yıllık Nübüvvetli günlerin en büyük semeresinin Kur’an olduğunu ikrar etmiş oluruz. Efendimiz’e verilen en büyük mucizenin o olduğunu dile getirmiş oluruz ve daha nice şeyleri söylemiş oluruz. Burada da Kur’an deyince biz, çok fazla bilinmeyen, yada bilinip de ilk anda akla gelmeyen 5 noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyoruz. Nedir bu 5 nokta?
Kur’an: Bir ucu Allah’ın elinde, bir ucu insanın elinde olan canlı bir hitaptır.
Kur’an: İndiği dönemdeki canlılığı ihmal edilerek, o bir vadide, insanlık ise başka bir vadide seyahat ederek, mehcur bırakılmış bir kitaptır.
Kur’an: Sahibi tarafından düşünenlere, aklını kullanabilenlere ithaf edilmiş bir kitaptır.
Kur’an: Uyuşuk bedenleri hareketlendiren, insanlığa yepyeni bir kan ve aksiyon kazandıran ilahi bir nimettir.
Kur’an: Uğruna en değerli şeylerin feda edileceği, hatta yolunda ölünebileceği ilahi mesajlar manzumesidir.
Gelelim serlevhamızın üçüncü ve son kelimesi olan “Anlayış” kelimesine; ne demektir anlayış? Anlayış kelimesine sözlüklerimiz şöyle bir anlam verirler: “Bir şeyi anlama tarzı, ele alma şekli, bir şeyi değerlendirme açısı.” Bu manalardan da anladığımız gibi, anlayış çok çok önemlidir. Eğer bir insan karşısında duran bir hadiseyi, yanlış anlamış ise, yanlış bakış açılarından olaya bakmış, yanlış ve eksik bir değerlendirme açısı oluşturmuş ise, ortaya doğru eylemler koyması mümkün değildir. Anlayış tarzını düzeltmeden de, o eylemler bir türlü düzelmeyecektir.
Bugün İslam dünyasının aynı ve tek bir metin olan Kur’an’dan yola çıkarak, yüzlerce farklı düşünce akımları oluşturmaları ve bu akımların sonucunda farklı eylemler ortaya koymaları işte bu anlayış farkından kaynaklanmaktadır. Öyleyse bugünün dünyasında yaşamak zorunda olan biz Kur’an’ın modern muhataplarının, Kur’an’ın doğrudan muhatapları olan Sahabe neslinden ve tabiî ki Kur’an’ın dolaylı muhatapları olan sonraki nesillerin Kur’an anlayışlarından alacağımız çok önemli mesajların varlığı muhakkaktır. Bize düşende başta vahyin canlı şahitleri olan Sahabe neslinin ve onlardan sonra gelenlerin menzile varmak için yürüdükleri yolda bıraktıkları izleri takip etmektir. Unutmayalım ki, büyüklerin ayak izlerine basarak yürümek, küçük adımları da büyütecektir.
Muhammed Emin YILDIRIM