Gazze, güzel şehir. Tarihinde çok az güzel günler gören ama her şeye rağmen sessizliğin, huzurun mekânı, kadim şehir. Gazze şimdi feryadın, ağıtın ve hüznün şehri. İşgalci İsrail devletinin zulmü altında acılarla yoğrulan, ancak direnişinden asla vazgeçmeyen bir mazlumlar yurdu. Bu mukaddes topraklar, yüzyıllardır süregelen çatışmalara rağmen, Allah’ın yolunda yapılan fedakarlıkların ve şehadetle taçlandırılan bir direnişin simgesi olarak ayakta duruyor.
Gazze, Nebî’lerin ayak bastığı, sahâbîlerin iz bıraktığı, İslâm’ın yüceliğinin hissedildiği bir mekandır. Ancak bugün, bu kadim medeniyetin taşıyıcısı, feryadın ve ağıtın simgesi haline gelmiştir. Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bunu bilemezsiniz.” (Bakara, 2/154) buyurarak, Gazze’nin şehitlerinin Allah katında dirilişine şahitlik ediyor. Her bir şehit, bu mukaddes davada hakikatin ve adâletin kıyamına şahitlik eden birer nişanedir.
Gazze: Bir Kadîm Medeniyetin Sembolü
Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Gazze, kültürel zenginlikleri ve tarihî derinliğiyle dikkat çeker. Ancak, modern zamanlarda Gazze, yalnızca tarihî bir miras değil, aynı zamanda direnişin ve adâlet mücadelesinin sembolü olmuştur. İşgalci İsrail devletinin zulmüne karşı direnişi, Gazze’yi dünya üzerindeki mazlum milletler için bir umut ışığı haline getirmiştir. Gazze’nin çocukları, bu kadim medeniyetin izlerini taşıyarak, hak, adâlet ve özgürlük mücadelesinde ön saflarda yer almışlardır.
İşgalci güçler, Gazze’yi yıllardır ablukaya alarak, burada yaşayan insanları açlık, yoksulluk ve sefaletle terbiye etmeye çalışmışlardır. Ancak Gazze halkı, her türlü baskıya rağmen imanlarından ve onurlarından asla taviz vermemiştir. Onlar, adâletin ve insanlık onurunun muhafızı olarak, düşmanlarına karşı dimdik ayakta durmaktadır. Bu mukaddes şehir aynı zamanda Filistin davasının kalbi olarak, İslâm ümmetine ve tüm insanlığa hakikatin ne kadar değerli olduğunu hatırlatmaktadır.
Gazzeli Şehit İsmail Heniyye: Şehadetin ve Şahitliğin Simgesi
Şehit İsmail Heniyye, Gazze’nin ve Filistin davasının sadık bir neferi, direnişin simgesi ve adâletin savunucusuydu. O, dünyada zalimlerin işgaline karşı çıkarken, inancının gereği olan şahitliğini yerine getirerek Rabbine kavuştu. İsmail Heniyye, “Cennet kılıçların gölgesi altındadır.” hadis-i şerifinin verdiği müjdeyle, hayatını adadığı davasında şehadete ulaşmanın onurunu yaşadı. Onun şehadeti, Gazze’nin direniş tarihindeki en anlamlı duraklardan biri oldu. Gazze’nin her köşesi, onun mücadelesinin ve adanmışlığının hatırasıyla dolu.
Şehit İsmail Heniyye’nin mücadelesi, yalnızca Filistin halkı için değil, tüm İslâm ümmeti için bir ilham kaynağı olmuştur. O, hayatı boyunca adâletin ve hakkın savunucusu olarak, dünya üzerindeki tüm mazlumlar için bir örnek teşkil etmiştir. Şehit İsmail Heniyye, Gazze’nin acılarına, direnişine ve şehadetine tanıklık etmiş, bu uğurda canını feda etmiştir. O, her şeyden önce Allah’ın rızasını kazanmayı ve davasının şahitliğini yapmayı seçmiştir. Onun şehadeti, Gazze halkının direniş ruhunu daha da güçlendirmiştir.
Şehitlik ve Şahitlik: Gazze’nin Öyküsü
Gazze, bombaların gölgesinde açlıkla, yoksullukla ve adâletsizlikle sınanırken bile sarsılmaz bir imanla direnmeye devam ediyor. Her bir Gazzeli, hakikatin, adâletin ve izzetin şahitliğini yapıyor. Onlar, ümmetin suskunluğuna, dünyanın kayıtsızlığına rağmen, Allah yolunda canlarını ortaya koyarak insanlık onurunu muhafaza ediyorlar. Bizler, Gazze’nin şehadetine ve çektiği acılara şahitlik ederken, boynumuz bükük bir şekilde çaresizliğimizi itiraf ediyoruz. Ancak bu şahitlik, aynı zamanda bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor: Mazlumların yanında yer almak, onların davasına destek olmak ve İslâm’ın izzetini korumak.
Gazze’nin yaşadığı acılar, bizlere sorumluluklarımızı hatırlatıyor. Her bir Gazzeli, tüm dünyaya direnişin ve adâletin ne anlama geldiğini gösteriyor. Onların mücadelesi, dünya üzerindeki tüm mazlumlar için bir umut ışığı ve bir direniş sembolü haline gelmiştir. Gazze, her gün bombalar altında direnirken, bizlere insanlık onurunun, adâletin ve hakkaniyetin ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.
Gazze’nin Şahitliğine Karşı Görevlerimiz
Gazze’nin direnişi, biz Müslümanlara önemli görevler yüklemektedir. İlk olarak, dualarımızda Filistin halkını anmalı ve onların mücadelesini Rabbimize arz etmeliyiz. Ayrıca, maddi ve manevi desteklerimizle Gazze’nin yaralarını sarmaya çalışmalı, onların sesini dünyaya duyurmak için çaba göstermeliyiz. Unutmayalım ki “Zulme rıza zulümdür.” sözünden hareketle, zulmü alkışlayan bir dünyanın karşısında adâletin sesi olmak, her bir Müslümanın üzerine düşen bir vazifedir.
Kalkalım ayağa, ayağımıza Kudüs gücü gelsin. Silkelenelim, Gazze’den bir izzet bize de düşsün. Direnelim, bize de mücadeleden bir pay düşsün. Canı, malı, rahatı bırakalım, yetişelim feryada, yetişelim imdada. Dökülen kandır, ölen candır, giden canandır, candandır. Bu acı, bu feryat bizlere bir sorumluluk yüklüyor; mazlumun yanında olmanın, zalime karşı çıkmanın ve adâletin sesi olmanın sorumluluğu. Gazze’nin yaşadığı zulme karşı sessiz kalmak, insanlık onuruna ve İslâm kardeşliğine yakışır mı? Bizler, her birimiz, bu şahitlikte bir pay sahibi olarak, mazlumların yanında yer almak ve adâletin sesi olmak zorundayız. Gazze’nin yaşadığı acılar, bizlere birlik ve beraberliğimizin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor.
Direnişin ve Şehadetin Anlamı
Gazze’nin direnişi, adâletin ve hakkaniyetin savunulması gerektiğini bizlere öğretirken, ümmet olarak birlik ve beraberliğimizin önemini de vurgulamaktadır. Gazze, sadece bir şehir değil, tüm İslâm ümmetinin ve insanlığın onurunu koruyan bir kale olarak tarihteki yerini almıştır. Filistin halkı, haksızlığa karşı koyarak, özgürlüğün ve izzetin somut bir örneğini sergilemiştir. Gazze, her türlü baskıya rağmen direnişinden ve izzetinden asla taviz vermemiştir. Bu şehir, zulme boyun eğmeden, her türlü baskıya rağmen direnişini sürdürmektedir. Gazze’nin duruşu, dünyaya insanlık onurunun ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır. Gazze’nin yaşadığı zulüm ve direniş, bizlere adâletin, hakkaniyetin ve insanlık onurunun ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor. Gazze, her gün bombalar altında direnirken, bizlere insanlık onurunun, adâletin ve hakkaniyetin ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.
Ahiret Gününde Şahitlik
Ahiret gününde herkes birbirine şahitlik edecektir. İşte o gün, Gazze’nin ve tüm mazlumların çektiği acılara kayıtsız kalanlar, bu sorumsuzluklarının hesabını vereceklerdir. Herkesin amelleri ve niyetleri ortaya çıkacak, mazlumların yanında yer alacak, mazlumların yanında yer almayanlar için bu şahitlik ağır bir yük olacaktır. “Kimin zerre kadar hayır yapmışsa onu göreceği, kimin de zerre kadar kötülük yapmışsa onu göreceği” (Zilzal, 99/7-8) o gün, zalimler için bir uyarı, mazlumlar için bir müjde olacaktır. Ahiret gününde, dünya üzerinde yapılan her türlü zulüm ve haksızlık ortaya çıkacak, adâletin yerini bulacağı bir gün olacaktır. Gazze’nin çektiği acılar, işlenen zulümler ve direnişin hakikati o gün açıkça görülecektir. İşte bu yüzden Gazze’nin yanında yer almak Filistin davasını desteklemek ve mazlumların sesi olmak, ahirette bizlere bir kurtuluş vesilesi olacaktır. “Size ne oldu da Allah yolunda ve “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz? İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise bâtıl dava uğrunda savaşırlar. Şu hâlde şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphe yok ki şeytanın planı (tuzağı) daima zayıftır.” (Nisâ, 4/75-76)
Geleceğe Umutla Bakmak
Gazze’nin direnişi, tüm insanlık için bir umut ışığı, bir direniş destanı ve bir şehadet şuurudur. Şehit İsmail Heniyye gibi liderler, hayatlarını adadıkları bu davada, bizlere hakkı ve adâleti savunmanın ne kadar değerli olduğunu göstermişlerdir. Bundan böyle tarihin tanıklık ettiği en büyük direnişlerden biri olan Gazze, insanlığa adâletin ve hakikatin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatmaya devam edecektir. Gazze’nin direnişi, bizlere ümmet bilincinin, birlik ve beraberliğin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Gazze, sadece bir şehir değil, tüm Müslümanların ve insanlığın onurunu koruyan bir kale olarak, tarihteki yerini almıştır. Filistin halkı, haksızlığa karşı koyarak, özgürlüğün ve izzetin somut bir örneğini sergilemiştir.
Sonuç olarak Gazze’nin şahitliği, bizlere şehadetin ve adâletin ne kadar yüce bir değer olduğunu öğretiyor. Şehit İsmail Heniyye’nin izinde, Filistin’in ve Gazze’nin şehadetle taçlanmış direnişi, geleceğe umutla bakmamız için bir rehber olmaya devam ediyor. Gazze, bu kadim medeniyetin bir parçası olarak, insanlığa ve İslâm’a olan borcunu ödemeye devam edecek ve bu şahitliğin hakkını en güzel şekilde verecektir.
Gazze’nin direnişi, dünya üzerindeki tüm mazlumlar için bir umut kaynağıdır. Bu direniş, sadece fiziki bir mücadele değil, aynı zamanda inançların, değerlerin ve insanlık onurunun korunmasıdır. Gazze, bu mücadelede ön saflarda yer alırken, tüm dünyaya adâletin ve hakkaniyetin savunuculuğunu yapmaktadır. Onların şehadeti, bizlere insanlık onurunun ve adâletin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Gazze, her gün bombalar altında direnirken, bizlere insanlık onurunun, adâletin ve hakkaniyetin ne kadar değerli olduğunu da hatırlatıyor. Bu mukaddes şehir, İslâm’ın izzetini ve insanlık onurunu savunmanın simgesi olarak, dünya üzerindeki tüm mazlumlar için bir umut ışığı olmaya devam edecektir. Gazze, tarihin en büyük direnişlerinden biri olarak, insanlığa adâletin ve hakikatin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatmaya da devam edecektir.
Recep Songül
Siyer İlim, Kültür ve Tarih Dergisi Ekim-Kasım-Aralık 2024/32. Sayı
İrtibat ve Detaylı Bilgi İçin: 0212 544 76 96
www.siyerdergisi.com