Nebevî Miras derslerimizin ikincisinde, Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, “Senden Razıyız Ya Resûlullah” serlevhasının altında, Hz. Peygamber’den (sas) razı olmanın ne demek olduğunu ve razı olmanın işaretlerinin neler olduğunu anlattı. Özellikle ders içerisinde Kur’an-Sünnet bütünlüğüne dikkat çeken Hocamız, Kur’an ekseninde bir Müslümanın iman etmekle mükellef olduğu peygamber ile nasıl bir hukuk kurması gerektiğini önemli mesajlarla açıkladı.
Dersten Cümleler
Bugün elimizde bulunan Hadislerin eğer Resûlullah’a (sas) isnadında bir problem yoksa, şöyle ya da böyle Allah’ın kitabında yani Kur’an-ı Kerim’de bir dayanağı vardır.
“Müezzin, “Allahu Ekber Allahu Ekber” deyince sizden kim samimiyetle, “Allahu Ekber Allahu Ekber” derse; sonra müezzin: “Eşhedu en la ilahe illallah” deyince, “Eşhedu en la ilahe illallah” derse; sonra müezzin: “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah” deyince, “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah” derse; sonra müezzin; “Hayye ala’s-salat” deyince “La havle vela kuvvete illa billah” derse; sonra müezzin: “Hayye ala’l-felah” deyince, “La havle vela kuvvete illa billah” derse; sonra müezzin: “Allahu ekber Allahu ekber” deyince, “Allahu ekber Allahu ekber” derse; sonra müezzin: “Lailahe illallah” deyince “Lailahe illallah” derse cenneti kazanır.” (Müslim, Salât, 12; Ebû Davud, Salât, 36)
“Rabb olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan, Nebi ve Resul olarak Muhammed’den razıyım!” Hadis devamında diyor ki: “Kim böyle derse günahı af edilir.” (Müslim, Salât, 13; Ebû Davud, Salât, 36; Tirmizi, Salât, 156)
Bu duanın Kur’anî dayanağı birkaç farklı ayettir; ama en önemli ayet hiç şüphesiz; Kur’an’ın son nazil olan ayeti diye kaynaklarımızda kaydedilen Maide Süresi 3. ayettir.
Tarık b. Şihab anlatıyor: “Yahudilerden bir grup bilgin, Hz. Ömer’ (ra) şöyle dediler: “Siz Kitabınızda bir ayet okuyorsunuz ki o ayet, şayet bize inseydi o günü bayram ilan ederdik…” (Buhari, İman, 33; Meğazi 77; Müslim, Tefsir, 3; Tirmizi, Tefsir, 3046)
Aziz Kitabımız ilk nazil olan ayetleri Alak Sûresi’nin ilk beş ayeti, ilk nazil olan sûresi ise Fatiha Sûresi’dir. Son nazil olan ayet, Maide Sûresi 3. ayet, son nazil olan süre ise Nasr Sûresi’dir.
Tercümanü’l-Kur’an olan İbn Abbas, ‘Maide Sûresi’nin 3. ayetinin nazil olmasının ardından Resûlullah (sas) 81 gün sonra vefat etmiştir!’ demektedir.
“Bugün size dininizi ikmal ettim/kemale erdirdim ve üzerinizde ki nimetimi itmam ettim/ tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum/beğendim.” (Maide, 3)
Hz. Musa (as) Sina dağında erdiği o yüce makamda Allah’a bu soruyu sormuş demiş ki; “Ey Rabbim! Sen kullarından ne zaman razı olursun, bunu bana öğret ki kullarına bildireyim ve onlar da seni razı edecek eylemlerde bulunsunlar. Rabbimiz demiş ki: Ey Musa! Kullarım benden ne zaman razı olursa, ben de onlardan o zaman razı olurum.”
“Bir Müslüman gerçekten iman etmekle mükellef olduğu peygamberinden nasıl razı olur?”
1. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, ortaya çıkan tüm anlaşmazlıklarda ve ihtiyaçlarda O’nu (sas) hakem kılıp, verdiği hükme de gönülden itiraz etmeden tabi olmaktır.
“Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 65)
2. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, kayıtsız ve şartsız bir şekilde söylediği her şeye itaat edip, ne söylediyse teslim olup, gereğini yerine getirmektir.
“Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının.” (Haşr, 7)
3. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, her şeyden ama her şeyden daha fazla O’nu (sas) sevip, o sevginin sorumluluğuna göre hareket etmektir.
“Nebi/Peygamber, müminlere kendi nefislerinden/canlarından önceliklidir.” (Ahzab, 6)
4. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, her daim O’nu (sas) hayırlarla yâd edip, salât ve selamı daim kılarak ve o cümlelerle ne demek istediğinin farkında olarak yaşamaktır.
“Allah ve melekleri, Peygamber’e çok salât ederler. Ey müminler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” (Ahzab, 56)
5. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, hayatın her anında ve her alanında mutlak manada ölçünün, rehberin, örneğin O (sas) olduğu hakikatini unutmadan yürümektir.
“Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için çok güzel bir örnektir.” (Ahzab, 21)
6. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, dine ait ne varsa her şeyi O’nun (sas) tebliğ ettiğini, tebliğ ettiği her şeyi tebyin ettiğini, tebyin ettiği her şeyi ise ta’lim ettiğini bilerek adım atmaktır.
Tebliğ: “Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.” (Maide, 67)
Tebyin: “Biz bu Kitab’ı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.” (Nahl, 64)
Ta’lim: “Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab’ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik.” (Bakara, 151)
7. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, maddi ve manevi kirlerden temizlenmenin yolunun, O’nun (sas) rehberliğinde olduğunu bilerek, tezkiyenin ortaya çıkabilmesi için gayret etmektir.
“Çünkü ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab’ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O’dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler.” (Cuma, 2)
8. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, O’nun (sas) sesinin üzerine ses, adımın önüne adım, yani koyduğu hüküm üzerine başka bir hüküm koymamaktır.
“Ey iman edenler! Allah’ın ve Resûlünün önüne geçmeyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.” (Hucurât, 1)
“Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.” (Hucurât, 2)
9. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, O’nun (sas) bir beşer olduğunu, ama sıradan bir beşer değil, seçilmiş son elçi olduğunu kabul ederek, aklı, zihni ve kalbi bu hakikat ışığında tanzim etmektir.
“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (Ahzab, 40)
10. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, O’nun (sas) asla hevasına göre konuşmayacağına, konuştuğu her sözün vahye uygun olacağına inanarak, konum belirlemektir.
“O, arzusuna göre de konuşmaz. Onun konuşması ancak, bildirilen bir vahiy iledir.” (Necm, 3,4)
11. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, O’nu (sas) şahid, müjdeci, uyarıcı, Allah’ın izni ile Allah’a davet eden ve âlemleri nurlandıracak hakikatleri ulaştıran bir elçi olarak bilmek ve bu bilinçle kulluk çizgisini devam ettirmektir.
“Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah’ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzab, 45, 46)
12. Resûlullah’tan (sas) razı olmak, O’nun (sas) bütün çağrılarının insanlığa hayat verdiğini, ruh üflediğini unutmadan, değerlerine karşı müthiş bir özgüven duymaktır.
“Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resûlüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfâl, 24)
“Ey İbn Abbas! Onlarla Kur’an üzerinden değil, Sünnet üzerinden mücadele et!”
Bu söz üzerine şaşırıyor İbn Abbas ve şöyle diyordu: “Ey Emire’l-Müminin! Niye onlarla Kur’an üzerinden mücadele etmeyelim. Biz ki Ehli Beytiz, hangi ayetin nerede nazil olduğunu, ne anlama geldiğini, hangi ayetin nasıl bir hüküm taşıdığını herkesten iyi biliriz! Böyle olmasına rağmen nasıl onlarla ayetler üzerinden mücadele etmeyelim?”
“Ey İbn Abbas! Kur’an, “zû vücûh”tur.” Yani Kur’an ayetleri pek çok manaya ihtimallidir.”
Zilletin bir tarifi de elinde güç varken, zalime bir şey diyememektir.
Önümüzde mücadele etmek zorunda olduğumuz üç cephe var:
Küfür Cephesi
Nifak Cephesi –en zoru bu-
Cehalet Cephesi
Sa’d b. Muâz: “Ya Resûlullah! Herhalde sen Ensar’ın bu konudaki fikrini öğrenmek istiyorsun. Ya Resûlullah! Bizler sana iman ettik, akabede el uzatıp söz verdik. Ne yaparsan yap biz seninle beraberiz. Vallahi ya Resûlullah bize işaret etsen ve desen ki, dalın şu Kızıldeniz’e bizden hiçbiri geri durmayacak, arkalarına dahi bakmadan senin emrini yerine getirme adına denize dalacaktır. Yürü Ya Resûlullah! Yürü bizi ancak arkanda bulacaksın, yürü ve bizi Allah’ın bereketine ulaştır.”
Huneyn’de, Ensar’ın Resûlullah’ı (sas) razı etmeleri…
Cüleybib’in (ra) evlilik hadisesinde Ensar’ın kızlarından birinin takdir edilecek tavrı…