Deprem dolayısı ile üç haftadır ara verdiğimiz Siret-i Enbiyâ derslerimize kaldığımız yerden devam ettik. Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Sihirbazların Eşsiz İmanı” üst başlığında Firavun’un elçiler karşısındaki acziyetini, kurduğu planı ve o planın nasıl kendi aleyhine döndüğünü çok önemli mesaj ve vurgularla anlattı. Hocamız, sihirbazlar kıssasının iman adına verdiği derslere, Kur’ân’da geçtiği yerlerdeki mesajlarına ve bugünün dünyasına bakan yönlerinin neler olduğuna değindi.
Dersten Cümleler
Bizleri yeniden Siret-i Enbiyâ derslerimize kavuşturan Rabbimize hamdolsun. Bu ilim meclisimize kavuşturan Rabbimize hamdolsun.
Biz Siret-i Enbiyâ derslerimizde 95. dersimizi yaptık ve aradan ancak 3 hafta geçince bugün 96. dersimizi yapmaya muvaffak olduk.
Hz. Mûsâ ile Hz. Hârûn, iki elçi olarak Firavun ve Mele’sinin karşısına geçmiş, ona ve yanındakilere Âlemlerin Rabbi olan Allah’ı hatırlatmış, onları Tevhide çağırmışlardı. Eğer bunu kabul etmezse, İsrâiloğulları’nın kendileri ile gelmelerine izin vermesini istemişlerdi.
Hz. Mûsâ iki mucize ile Firavun’un zulüm sarayını adeta çökertmiş, sarayın kolonlarını çatlatmıştı.
Bu iki mucize ve bu iki mucizenin o ortamda oluşturduğu etki o kadar büyük olmuştu ki Firavun sarsılmış, çaresizce ne yapacağını bilemez olmuştu.
Orada Firavun şu 5 tavrı gösterebilirdi:
1. Askerlerine emreder, iki elçiyi tutuklatır, zindana atardı.
2. Hemen oracıkta askerlerine emreder, öldürtürdü.
3. Sarayın sihirbazlarını çağırtır, elçilerin yaptıklarının sihir olduğunu onlara ikrar ettirirdi.
4. Halka münadiler gönderir; onların ihanet üzere olduklarını duyururdu.
5. İki büyük mucize karşısında boyun büker iman edebilirdi.
Bunların hiçbirini yapmadı; yapamadı. Başka iki şey yaptı. Neydi o iki şey?
1. Elçileri sihirbazlıkla suçladı.
2. Onların sihirlerinin sebebini ise vatan hainliği olarak gösterdi.
Sihirbazlar kıssasının geçtiği üç yerdeki üç ayet:
“Onu ve kardeşini alıkoy; şehirlere, sana bütün bilgin sihirbazları getirecek toplayıcılar gönder” dediler.” (Şuâra 26/36, 37)
“Dediler ki: Onu da kardeşini de beklet; şehirlere toplayıcılar (memurlar) yolla. Bütün bilgili sihirbazları sana getirsinler.” (A’râf 7/111, 112)
“Biz de mutlaka sana karşı onun gibi bir sihir yapacağız. Bunun için seninle bizim aramızda; uygun bir yerde, senin de, bizim de caymayacağımız bir buluşma vakti belirle.” (Tâhâ 20/58)
Şuâra 36, 37’de Firavun, Mele takımına soruyor, onlarda cevap veriyor.
A’râf 111, 112’de yine Firavun Mele takımına soruyor, onlarda cevap verirken, sihirbazların nasıl toplanacağını, nereden toplanacağını ve hangi sihirbazların toplanacağını söylüyorlar.
Tâhâ 58’de ise Firavun onlardan aldığı görüşlerle artık kanaatini oluşturmuş ve o kanaatini Hz. Mûsâ’ya bildiriyor ve süreci onun belirlemesini istiyor.
Kur’ân’dan Sihirbazlar Kıssası 4 farklı yerde okuyoruz:
Tâhâ 20/57-76 – 19 ayet
Şuarâ 26/38-51 – 14 ayet
A’raf 7/113-129 – 16 ayet
Yûnus 10/79-82 – 4 ayet
Bu 4 ayet gurubunda kameraların zomları farklı farklıdır. Nasıl?
Tâhâ 20/57-76 – Eksende Hz. Mûsâ vardır.
Şuarâ 26/38-51 – Eksende Firavun vardır.
A’raf 7/113-129 – Eksende Sihirbazlar vardır.
Yûnus 10/79-82 – Eksende yine Hz. Mûsâ vardır.
فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِثْلِه۪ فَاجْعَلْ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ مَوْعِدًا لَا نُخْلِفُهُ نَحْنُ وَلَٓا اَنْتَ مَكَانًا سُوًى
“Biz de mutlaka sana karşı onun gibi bir sihir yapacağız. Bunun için seninle bizim aramızda; uygun bir yerde, senin de, bizim de caymayacağımız bir buluşma vakti belirle.” (Tâhâ 20/58)
قَالَ مَوْعِدُكُمْ يَوْمُ الزّ۪ينَةِ وَاَنْ يُحْشَرَ النَّاسُ ضُحًى
“Mûsâ: “Buluşma zamanımız sizin ziynet gününüzde, insanların toplandığı kuşluk vaktindedir” dedi.” (Tâhâ 20/59)
“yevmu-zzîneti/ ifadesine meallerimizin çoğu “bayram günü” anlamı verirler ama bayram günü değil yani “yevmü’l-îyd” değil, “yevmu’zzineti” neden böyle dendiğini şimdi anlayacağız.
Bu buluşma günü Şuâra Sûresi’ndeki ayet de şöyle geçer:
فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِم۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍۙ
“Böylece sihirbazlar bilinen (meşhur ve malum gün) günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.” (Şuâra 26/38)
Nedir bu Zinet günü?
“Yevmu’z-zînet” Mısır kültüründe neye karşılık geldiğine dair farklı görüşler mevcuttur. Bazı araştırmacılarımıza göre “yevmu’z-zîne” ilk olarak firavunun tahta çıkışının otuzuncu yılında kutlanan, ardından da her üç yılda bir tekrarlanan ve firavunun Mısır’ı yönetecek güç ve kudrette olduğunu göstermeyi amaçlayan Sed Festivali’dir. (Meral, Sâmirî’nin Buzağısı, 36-37) Bu Sed Festivali ile alakalı bilgiler birçok Hiyeroglif’de de tespit edilmiştir.
Önemli 3 nokta:
Birincisi; sihirbazlık kötü bir meslektir. Bu meslekte kandırmacılık var, göz boyama var, aldatma var, aklınıza gelecek bir çok kötü şey var…
Sihirbazlara şu ifadeler kullanılabilir:
Hilebaz Sihirbazlar
Düzenbaz Sihirbazlar
Hokkabaz Sihirbazlar
Cambaz Sihirbazlar
Kumarbaz Sihirbazlar
“Baz” eki Farsça’dır malum; Farsçadaki “bāz” eki “oynayan, oynatan” manasına gelmektedir.
Şimdi sihirbazlar için bir ifade daha kullanacağız, bakalım uyacak mı?
Şehid Sihirbazlar; uymadı değil mi? Normalde olmayacak bir şey bu… Ama oldu…
Bu sihirbazlar, tarihe böyle geçtiler… Şehid Sihirbazlar olarak bilindiler.
İkinci: İman en büyük nimettir. Şimdi bu nimeti insanlar 3 türlü elde ederler.
1. Miras yolu ile
2. Araştırma yolu ile
3. Aniden ikna olma yolu ile
Sihirbazlar sabah evlerinden çıktıklarında akıllarında şu 5 şey vardı:
1. Bugünün sihirbazı ben olmalıyım.
2. En güzel sihri ben ortaya koymalıyım.
3. Firavun’un gözüne girmeliyim.
4. Mûsâ ve Hârûn’u perişan etmeliyim.
5. Halkın sevgisini ve saygısını kazanmalıyım.
Biz bu şehit sihirbazları nasıl anıyoruz?
Onlar;
Fırsatı kaçırmayan yiğitler
Ama demeyen kahramanlar
Hakikate şahit olan bahadırlar
Kaybedeceklerine değil kazanacaklarına odaklanan erler
Her türlü korkuyu ayaklarının altında ezen şahitler
İmanlarını hayatlarına hâkim kılan şehitler…
Düşünebiliyor musunuz:
Sabah inkârcı öğlen mü’min onlar
Sabah dünyevî öğlen uhrevî onlar
Sabah Firavun’un yanında öğlen Mûsâ’nın yanında onlar
Sabah hakikat düşmanı öğlen hakikat aşığı onlar
Sabah sihirbaz akşam şehit onlar…
Üçüncüsü: “Neden sahâbenin iman kalitesine varamıyoruz?” yada “Neden bizde de bu şekilde bir iman heyecanı ve lezzeti oluşmuyor?”
Çünkü biz imanı onların öğrendiği gibi öğrenmiyor, onların içselleştirdiği gibi içselleştiremiyoruz.
Kur’ân-ı Kerim’de peygamberler dışında 5 kıssa, iman açısından muhteşem dersler verdi onlara… Hangileri bu kıssalar?
1. Sihirbazlarının kıssası
2. Tâlût ve Câlût kıssası
3. Ashâb-ı Kehf kıssası
4. Ashâb-ı Uhdûd kıssası
5. Ashâb-ı Karye kıssası
Bu 5 kıssanın iman noktasın 5 önemli mesajı vardır:
1. Sihirbazlar kıssası / Pazarlıksız bir iman
2. Tâlût ve Câlût kıssası / İtaatkâr bir iman
3. Ashâb-ı Kehf kıssası / Bahanesiz bir iman
4. Ashâb-ı Uhdûd kıssası / Beklentisiz bir iman
5. Ashâb-ı Karye kıssası / İsâr ruhlu bir iman
وَجَٓاءَ السَّحَرَةُ فِرْعَوْنَ قَالُٓوا اِنَّ لَنَا لَاَجْرًا اِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِب۪ينَ
“Sihirbazlar Firavun’a geldi ve: ‘Eğer üstün gelen biz olursak, bize kesin bir mükâfat var mı?’ dediler.” (A’râf 7/113)
قَالَ نَعَمْ وَاِنَّكُمْ لَمِنَ الْمُقَرَّب۪ينَ
“Evet dedi Firavun ve siz, mutlaka yakınlarımdan olacaksınız.” (A’râf 7/114)
قَالَ لَهُمْ مُوسٰى وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللّٰهِ كَذِبًا فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍۚ وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرٰى
“Mûsâ, onlara şöyle dedi: “Yazıklar olsun size! Allah’a karşı yalan uydurmayın, yoksa sizi azap ile yok eder. Allah’a karşı yalan uyduran mutlaka hüsrana uğramıştır.” (Tâhâ 20/61)
Sihirbazlar Hz. Mûsâ’nın bu feryadına karşı bir şey demiyorlar, ne yapıyorlar:
فَتَنَازَعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ وَاَسَرُّوا النَّجْوٰى
“Bunun üzerine onlar, durumlarını aralarında tartıştılar; gizli gizli fısıldaştılar.” (Tâhâ 20/62)
قَالُوا يَا مُوسٰٓى اِمَّٓا اَنْ تُلْقِيَ وَاِمَّٓا اَنْ نَكُونَ نَحْنُ الْمُلْق۪ينَ
“(Sihirbazlar), Ey Mûsâ “sen mi (önce) atacaksın, yoksa atanlar biz mi olalım?” dediler.” (A’râf 7/115)
Bir Şiir…
şimdi de ehramlar ülkesindeyiz
sağda musa’nın bayrağı dikili
solda firavun’un
vakit bir büyü vakti
bir büyünün öbür büyüden ayrılma vakti
park akşamı
denizi bir koşuda ata çevirme işlemi
beyaz elin koyundan çıkma vakti
yılana kutsal bir ödev yüklendiği saat
ki yılan böylece eski bir günahını ödeyecekti
ehramların ölüm saati
göz gönemi
yahya saati değil isa saati değil
musa saati
toprağın üstünde
toz içinde yapılacak bir şey var
bir değişim
işte bir değişim saati
insan tapıcılarından
mısır kadınlarından
ürpertili altın bileziklerin
bir daha verilmemecesine
ödünç alındığı saat…
(Merhum Sezai Karakoç, Hızırla Kırk Saat, s, 69)
Binlerce rahmet olsun… Peygamber şairi aziz üstadımıza…
قَالَ اَلْقُواۚ فَلَمَّٓا اَلْقَوْا سَحَرُٓوا اَعْيُنَ النَّاسِ وَاسْتَرْهَبُوهُمْ وَجَٓاؤُ۫ بِسِحْرٍ عَظ۪يمٍ
“(Mûsâ), “Siz atın” dedi. Bunun üzerine onlar (ellerindekini) atınca insanların gözlerini büyülediler ve onlara korku saldılar. Büyük bir sihir yaptılar.” (A’râf 7/116)
فَاَوْجَسَ ف۪ي نَفْسِه۪ خ۪يفَةً مُوسٰى
“Mûsâ birden içinde bir korku duydu.” (Tâhâ 20/67)
قُلْنَا لَا تَخَفْ اِنَّكَ اَنْتَ الْاَعْلٰى
“Korkma!” dedik, üstün gelecek olan kesinlikle sensin.” (Tâhâ 20/68)
A’râf 117’den devam ediyoruz:
وْحَيْنَٓا اِلٰى مُوسٰٓى اَنْ اَلْقِ عَصَاكَۚ فَاِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَۚ
“Biz de Mûsâ’ya “Asânı at!” diye vahyettik. Bir de baktılar ki bu, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor!” (A’râf 7/117)
Hz. Mûsâ’nın elindeki asâ üç yerde yılana dönüştü.
Yılana dönüşen asâ
Bir kez daha yılana dönüşen asâ
Üçünce kez yılana dönüşen ve yalanları yutan asâ…
فَوَقَعَ الْحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَۚ
“Böylece hak/gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti.” (A’râf 7/118)
فَغُلِبُوا هُنَالِكَ وَانْقَلَبُوا صَاغِر۪ينَۚ
“İşte orada yenildiler ve çok küçük düştüler.” (A’râf 7/119)
Firavun’un planı nasıl neticelendi?
– Yenmek için planladıkları oyunda yenildiler.
– Büyüklüklerini duyurmak istedikleri bir planda küçüldüler.
– Küçültmek istedikleri bir planda büyüttüler.
– Alçaltmak istedikleri bir planda yücelttiler.
– Kazanmak istedikleri bir planda kaybettiler.
Bir dua: “Allah’ım! Sen nasıl Firavun’u ve onun adamlarını kendi kurdukları plan ile yerle bir ettinse, yeryüzünün bütün zalimlerini de kendi planları ile yerle bir et!”