Siyer Vakfımızın yürüttüğü önemli projelerden biri olan ‘Siyer Mektebi’ 3. yılına büyük bir coşku ve katılım ile başladı. 2013 yılında başlayan bu projenin ilk senesinde, ‘Usul ve Kaynakları Açısından Siyer’ ikinci senesinde ise ‘Hz. Peygamber Dönemi Siyer Coğrafyası’ ele alınmıştı. Bu senenin başlığı ise ‘Kur’ân Coğrafyası Mekke’ olacak… Doğumundan hicretine kadar Hz. Peygamber’in (sas) kutlu sireti en ince detayına kadar birbirinden kıymetli hocalarımız tarafından ele alınacak.
Bu güzel yürüyüşümüzün besmelesini Muhammed Emin Yıldırım hocamız ile çektik. İlk dersimizin konusu; “Hz. Peygamber’in Nübüvvet Öncesi Hayatı ile Mekke Döneminin Bilinmesinin Faydaları” idi. Hocamız, hem bu konu hakkında, hem siyerin değer ve kıymeti hakkında, hemde bu derslerden nasıl istifade edilmesi noktasında çok önemli açıklamalarda bulundu.
Bu seneki derslerimizin hayırlara vesile olmasını Rabbimizden niyaz ediyor, programlara katılacak tüm hocalarımıza teşekkür ediyor, katılımcı talebelerimize de başarılar diliyoruz.
Dersten Önemli Cümleler
Ebü’d-Derdâ: “Bir kalpte iki sevda olmuyor. Ben size ticaret haramdır demiyorum; ama ben hem ticareti, hem ilim yolunda yürümeyi beraberce götüremiyorum. Bundan dolayı da ilmi tercih ediyorum.”
Ebü’d-Derdâ: “Cahile, bilmeyene bir kez yazıklar olsun, bilip de gereğini yerine getirmeyene ise yedi kez yazıklar olsun.” (İbn Sa’d, Tabakât, IV, 406)
Ebü’d-Derdâ, çok geçmeden Şam’da bir ilim seferberliği başlatacak; halka halka, yüzlerce ilim halkası kuracaktı. Onun ilim halkalarını anlatıyor kitaplarımız; diyorlar ki: “Onar kişilik halkalar oluşturur; her birinin başına bir muallim koyar; kendisi de tüm bu halkaları kontrol ederdi. Sabah namazından sonra başlayan bu süreç, bazen öğle namazına kadar devam ederdi. Onun ders halkalarının sayısı bazı günler 160’a varırdı .” 160 halka, 10’nar kişiden kaç kişi eder? 1600 kişi… Berekete bakın, ilme bakın, ilmin; bir âlimin elinde neye dönüştüğüne bakın…
Ebü’d-Derdâ: “Allah’ım! Kalbimin dağınıklığından sana sığınırım!” Talebeleri merak ediyor ve soruyorlar: “Ey Ebu’d-Derda! Kalbin dağınıklığı ne demektir?” Diyor ki: “Her vadide malım olsun düşüncesidir, her işte parmağım olsun arzusudur.” Bugünün insanın en önemli hastalıklarından biri bu değil mi? Her işi yapma arzusu ve hiçbir işi yapamama gerçeği, çok şey yapma isteği ve bunun getirdiği dağınıklık…
“Biz fakirlik ve fakirlikle alakalı endişelerimizi müzakere ederken Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem yanımıza geldi ve: Fakirlikten mi korkuyorsunuz.? Canım kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki dünya malı size bol miktarda verilecek ve o servet sizi doğru olan yoldan saptıracaktır. Allah’a yemin ederim ki ben sizlere gecesi de gündüzü de aydınlık bakımından denk olan (yani gecesi gündüz gibi aydınlık olan) bir yol bıraktım.” (İbn Mace, Kitabü’s-Sünne, 5)
Hadisin verdiği mesaj gayet açık ama biz yine buradan üzerimize şu mesajları almalıyız.
1- Siret, Hz. Peygamber’in yürüdüğü yolun adıdır.
2- Siret, gecesi gündüz kadar aydınlık olan yolun adıdır.
3- Siret, takip edilmesi gereken yegane yolun adıdır.
4- Siret, her türlü ifrad ve tefrid çizgisinden arınmış, itidal yolunun adıdır.
5- Siret, kendini yol olarak benimseyenleri selamete ulaştıracak yolun adıdır.
6- Siyer, sıradan bir tarihi malumat değil, en güzel kulun, en ideal kulluğu âleme öğrettiği bir mekteptir.
Siyer’den hakkı ile istifade edebilmek için şu üç tarihsel ortamı iyice öğrenmek gerekir:
1- HZ. PEYGAMBER ÖNCESİ ORTAM
2- HZ. PEYGAMBER’İN YAŞADIĞI ORTAM
3- HZ. PEYGAMBER SONRASI ORTAM
Cahiliye Kavramı’nın Kur’ân’da geçtiği yerlerde ki kullanımları:
1. ZANNE’L-CAHİLİYYE/CAHİLİYE ZANNI
2. HÜKME’L-CAHİLİYYE/CAHİLİYE HÜKMÜ
3. TEBERRUCE’L-CAHİLİYYE/CAHİLİYE TAŞKINLIĞI
4. HAMİYYETE’L-CAHİLİYYE/CAHİLİYE TAASSUBU
Ve bu dört Kur’ani kullanıma değiniyoruz.
Hz. Peygamber’e (sas) Risalet Neden 40 Yaşında Gelmiştir?
– Hazırlık Süreci
– Olgunluk Süreci
Bedenî Olgunluk: 23 yaşında
Aklî Olgunluk: 33 yaşında
Ruhî Olgunluk: 40 yaşında
Ruhî olgunluk yaşının 40 olduğuna dair Kur’ân’dan da çok açık bir delil bulabiliyoruz. Ahkaf Sûresi’nin 15. ayetinde Rabbimiz buyurur ki: “Biz insana ana ve babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu bir çok zahmetle taşıdı ve yine bir çok zahmetle doğurdu. Onun taşınması ve sütten kesilmesi tam 30 ay sürer. Nihayet insan güçlü çağına erişip, kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana, ana ve babama verdiğin nimetlere şükretmeme ve razı olacağın yararlı işleri yapmama imkân ver. Benim içinde, benden sonra gelecek olan zürriyetim içinde iyiliği devam ettir. Gerçek şu ki ben pişmanlık içerisinde sana döndüm ve elbette ben sana teslim olanlardan oldum.”
– Tanınma Süreci
Hz. Peygamber’in Nübüvvet Öncesi Hayatını Öğrenmenin Faydaları
1. Nübüvvet öncesi hayatı bilmek, bir beşer olarak Hz. Peygamber’in (sas) risalet vazifesine nasıl hazırlandığı bilgisini elde etmektir.
2. Nübüvvet öncesi hayatı bilmek, bir çocuk, bir genç, bir eş, bir baba, bir tüccar ve daha birçok alanda Hz. Peygamber’in (sas) örnekliğine dair bazı malumatlara sahip olmak demektir.
3. Nübüvvet öncesi hayatı bilmek, Hz. Peygamber’in (sas) şahsında risalet vazifesinin yerine getirilebilmesi için gerekli olan hususiyetlerin neler olduğunun farkına varmaktır.
4. Nübüvvet öncesi hayatı bilmek, elçiyi gönderen Allah’ın (cc) peygamberleri nasıl seçtiğini, nasıl terbiye ettiğini ve nasıl himaye ettiğini kavramaktır.
5. Nübüvvet öncesi hayatı bilmek, öncesi ve sonrası ile hakikate karşı insanların tavırlarının neler olduğunu ve bunların gerekçelerinin nelere yaslandığını anlamaktır.
Mekke Döneminin Bilinmesinin Faydaları
1. Mekke dönemini bilmek, vahyin ne kadar büyük bir nimet olduğunun farkına varmaktır.
2. Mekke dönemini bilmek, adım adım şahsiyet inşasının nasıl olduğuna şahit olmaktır.
3. Mekke dönemini bilmek, zor zaman ve zeminlerde İslam’a nasıl hizmet edilebileceğini öğrenmektir.
4. Mekke dönemini bilmek, risalet davasının değerli ama çok zor bir dava olduğunun bilincine ermektir.
5. Mekke dönemini bilmek, tebliğ, davet ve irşad vazifelerinin hangi usul ve üslup üzere yürütülebileceğini kavramaktır.