İkinci bir Ramazan coşkusunu yaşadığımız bugünlerde, yolumuzun tartışılmaz rehberi olan Efendimiz’i (sav) daha iyi tanıma adına ve O’nun o eşsiz şahsiyetini Kur’an’dan öğrenme amacı ile vahyin rahle-i tedrisatının başına geçiyoruz. Kur’an’a; “Ey tüm derlerimizin dermanı! Bize Kur’an’un-Natık/Konuşan Kur’an olan Efendimiz’i anlat” dediğimiz zaman; Kur’an bize onlarca ayette, çok farklı açılardan O’nu (s.a.v.) anlatmaya başlıyor. O’nun şahsında bizlere “İdeal bir mümin nasıl olunur?” sorusuna cevaplar verdiği gibi, görevlerini, yetkilerini ve bu yetkilerinin sınırlarını, yani O’nun (s.a.v.) hakkında bilinmesi gereken her noktayı dikkatlerimize sunuyor. Özelliklede o yüce kameti hakkı ile anlayabilmemiz için şahsiyetinin üzerinde şekillendiği en temel ilkeleri bize öğretiyor. Kur’an’da geçen bazı ayetlerden çıkarabildiğimiz kadarı ile 12 temel ilke çerçevesinde, o eşsiz şahsiyeti anlayabilmemiz için bizlere ipuçları veriyor. Bu ilkeler bize Efendimiz’in şahsiyetinin anahtarlarını öğrettiği gibi, O’nun bereketli mirası olan siyer ve sünneti de nasıl anlayacağımız konusunda en temel ilkeleri içermektedir. Öyleyse nedir bu 12 temel ilke?
O (s.a.v.) bir beşerdir.
“De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben sadece ‘beşer’ bir elçiyim. Zaten kendilerine hidayet rehberleri geldiğinde, insanların bu elçilere inanmalarını engelleyen en önemli sebep; ‘Allah peygamber olarak bir ‘beşer’ mi gönderdi’ demeleriydi.” (İsra, 93,94)
O (s.a.v.) Allah’ın seçilmiş bir nebisi ve resulüdür.
“Ey ‘Nebi!’ Sana ve sana uyan müminlere Allah yeter. (Enfal, 64)
“Ey ‘Resûl!’ Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini tam anlamı ile yapmamış olursun.” (Maide, 67)
O (s.a.v.) peygamberlik ailesinin son mührüdür.
“Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat O, Allah’ın Resulû ve ‘Hateme’n-Nebiyyin’ peygamberlik ailesinin son mührüdür.” (Ahzâb, 40)
O (s.a.v.) muhteşem bir ahlak üzeredir.
“Muhakkak ki sen ‘Hulukin Azîm’ muhteşem bir ahlak üzeresin.” (Kalem, 4)
O (s.a.v.) âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
“Biz seni ancak ‘Rahmeten li’l alemîn’ alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 107)
O (s.a.v.) en güzel örnek ve modeldir.
“Muhakkak Allah’ın Resulü sizler için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça hatırlayanlar için ‘Üsvetü’n-Hasenetün’ en güzel bir örnek ve modeldir. (Ahzab, 21)
O (s.a.v.) kerim bir elçidir.
“Hiç şüphesiz bu Kur’an ‘Resûlin Kerîm’ çok kerim bir elçinin sözüdür. (Hakka, 40)
O (s.a.v.) hayatın ve ahiretin şahididir.
“Ey Nebi! Biz seni hakikaten bir ‘Şahid’ şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.” (Ahzab, 45)
O (s.a.v.) güzel haberleri dile getiren bir müjdeleyicidir.
“Biz seni ancak ‘Mübeşşir’ müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. (Furkan, 56)
O (s.a.v.) insanlığı sonlarının hayrı için uyaran ideal bir uyarıcıdır.
“Biz seni bütün insanlara ancak bir müjdeleyici ve ‘Nezir’ uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Sebe, 28)
O (s.a.v.) eşsiz bir davetçidir.
“Allah’a ‘Dâ’ davet eden, salih ameller ortaya koyan ve ‘Ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim vardır?” (Fussilet, 33)
O (s.a.v.) getirdiği mesajlarla varlığı aydınlatan ve ışık saçan bir kandildir.
“Sen Allah’ın izni ile insanlığı davet eden bir davetçi ve ‘Sirace’n-Münir’ nur ve ışık saçan bir kandilsin.” (Ahzab, 46)
İlahî Kelamın Efendimiz’in şahsiyetinin anahtarlarını öğretme adına dile getirdiği bu ilkeler ışığında, o bereketli hayatın sahibini daha iyi tanımak zorundayız. Çünkü O’nu (s.a.v.) tanıdıkça başta Rabbimiz olmak üzere, Kur’an’ı, İslamı, İmanı ve tabiî ki hayatı tanıyacağız. Hayatı tanıdıkça da her şeye Rabbimizin verdiği kadar değer vererek, bir değerler anarşisine meydan vermeyeceğiz.Zaten bugün en büyük sorunumuz bu anarşi değil mi?
Muhammed Emin YILDIRIM