Geçen sene 15 yıl olarak belirlenen ve başlayan Siyer derslerimizin ikinci bölümü olan Siret-i Enbiyâ derslerimiz, Rabbimize sonsuz hamdler olsun bu hafta itibari ile başlamış oldu. 100 ders olarak planlanan bu derslerin ilkinin serlevhası “Yenilenmek veya Yenilmek” idi. Muhterem Muhammed Emin Yıldırım hocamız bu serlevha altında bize çok önemli bilgiler ve mesajlar verdi. Yenilenmenin önemi, İslamî literatürde tecdid, yenilenmemenin sonuçları, değişmeyen adetler ve değişen aletler gibi daha nice konulara değindi. Özellikle kuşaklar arasındaki değişime dikkat çeken hocamız, eğer karşıdaki muhatap tanınmaz ve ona göre tebliğ dili yenilenemezse ortaya çıkacak neticelerin hiç iyi olmayacağı gerçeğini bizlere hatırlattı. Bu yeni ders silsilemizin hayırlara vesile olmasını Rabbimizden niyaz ediyor, hocamıza Allah’tan sağlık, sıhhat ve afiyet, siz gönüldaşlarımıza ise hayırlı istifadeler diliyoruz.
Dersten Cümleler
“İstiğfarımız bile istiğfara muhtaçtır.” (Râbiatü’l-Adeviyye)
İstiaze ve Besmeleden sonra dedik ki: “el-Vahid ve el-Kahhar olan Allah’a hamdolsun.”
“Salât ve selam seçilmiş, âlemlere rahmet olarak gönderilmiş Nebimizin, Peygamberimizin üzerine olsun.”
“Ve selam Peygamberimizin tertemiz Ehli Beytine ve Sahabesine olsun.”
“Ve selam gönderilen bütün nebilere, elçilere –ki onlar insanlığın en hasları yani ebrar olanlardır- onlara olsun.”
“Allahümme edhilna cennete meal ebrar!/Allah’ım! Bizi ebrar ile iyilerle beraber cennetine al!”
Hayatları iyilerle beraber olanların akıbetleri de iyilerle beraber olur.
Yıpranıyoruz, yalpalanıyoruz, yoruluyoruz, yıkılıyoruz, yozlaşıyoruz…
Duygularımız yıpranıyor.
Zihinlerimiz yalpalanıyor.
Bedenlerimiz yoruluyor.
Ümitlerimiz yıkılıyor.
Hayatlarımız yozlaşıyor.
Yenilenmenin İslamî literatürdeki karşılığı tecdiddir. Tecdid kavramına, sözlüklerimiz “yenilemek, yeni bir yol açmak” anlamını verirler.
İslami literatürde üç alanda tecdidden bahsedilir:
Tecdîd-i Vudû/Abdestin Yenilenmesi
Tecdîd-i İman/İmanın Yenilenmesi
Tecdîd-i Nikâh/Nikâhın Yenilenmesi
Efendimiz’in (sas) tezkiye görevinin bir gereği olarak şunları arındırmıştır:
– Varlık âlemini tevhid ile şirkten arındırdı.
– Nefisleri iman ile hastalıklardan arındırdı.
– Kalpleri takva ile her türlü kirlerden arındırdı.
– Akılları ikna ile şüphelerden arındırdı.
– Hayatı ibadet ile gayesizlikten arındırdı.
Mevdûdî tecdidi “İslâm’ı Câhiliye’nin kirlerinden temizlemek” diye tanımlar. (İslâm’da İhya Hareketleri, s. 19, 52)
“Taale numin saaten/gelin bir saat oturup iman edelim!”
Kimlere yeniliriz?
Amansız düşmanımız Şeytan’a
Şeytan’ın adımlarını izleyen dostlarına
Şeytan’ın memnun olacağı şeyleri bize telkin eden nefsimize
Cibril hadisinde geçen kıyamet alametlerinden biri: “cariyenin efendisini doğurması” idi.
“Zaman öyle yaklaşır /peş peşe gelir / hızlanır ki, bir sene bir ay, bir ay bir hafta, bir hafta bir gün, bir gün bir saat, bir saat bir ateş kıvılcımı kadar olur.” (Tirmizi, Zühd, 24)
Evlerde taşınabilir bilgisayar (dizüstü, tablet, netbook gibi) bulunma oranı, 2004 yılında yüzde 0,9 iken sonraki yıllarda sürekli artarak geçen yıl (2018) yüzde 50,1’e ulaştı.
2004 yılında yüzde 53,7 olan cep telefonu/akıllı telefon bulunma oranı geçen yıl (2018) yüzde 98,7’ye yükseldi.
İnternete bağlanabilen televizyon bulunma oranı 2013 yılında yüzde 7,3 iken 2018’de yüzde 32,1’e çıktı.
Evlerde internet erişimi oranı da 2004’te yüzde 7 iken geçen yıl yüzde 83,8’ye ulaştı.
Türkiye’de yükseköğretim kurumlarında okuyan öğrenci sayısı 7 milyon 560 bin 371 oldu.
Son 100 yıllık süreci genel itibari ile beş kuşağa ayırıyorlar, sosyal bilimciler…
1. Sessiz Kuşak/Gelenekselciler/ Savaş Kuşağı (1925-1945 arası doğanlar)
2. Bebek Patlaması Kuşağı (1946- 1964 arası doğanlar)
3. X Kuşağı (1965- 1979 arası doğanlar)
4. Y Kuşağı (1980- 2000 arası doğanlar)
5. Z Kuşağı ( 2000 Sonrası doğumlular)
Gelenekselciler – Sessiz Kuşak (1925-1945 arası doğanlar)
– Aile ve aidiyet bağları güçlüdür.
– Gelenek ve görenekleri korumakta hassastırlar.
– Otoriteye ve düzene sadakatleri fazladır.
– Girişimcilik ruhu ve heyecanları azdır.
– Ferdi karar vermekte ve ferdi davranmakta zorlanırlar.
Bebek Patlaması Kuşağı (1946- 1964 arası doğanlar)
– Bütün bağlarına karşı itaat kültürleri fazladır.
– İnandıkları değerlere karşı sadakat duyguları yüksektir.
– Gelenek ve göreneklerinde hassastırlar.
– Hem kanaatkâr, hem idealist hem de çalışkandırlar.
– Ekip çalışmasına ve ekip iletişimine önem verirler.
X Kuşağı (1965- 1979 arası doğanlar)
– Toplumsal sorunlara karşı duyarlıdırlar.
– İş motivasyonları oldukça yüksektir.
– Öz güvenleri yerinde, kendi sorunlarını kendileri çözmeye çalışırlar.
– Girişimci, hayal dünyaları gelişmiş ve sürekli yenilik peşindedirler.
– Gereksiz toplantılardan hoşlanmaz, doğrudan iletişimi tercih ederler.
Y Kuşağı (1980-2000 arası doğanlar)
– Kendilerini aşırı önemser ve rahatını öncelerler.
– Özgürlüğüne düşkün ve otoriteye karşı mesafelidirler.
– Eğlenceyi tercih ederler ve istikrardan hoşlanmazlar.
– Teknolojiyi yakından takip ederler ve her işini en kolaya göre yaparlar.
– Kendilerini gösterme konusunda isteklidirler, sürekli takdir edilmeyi beklerler.
Z Kuşağı ( 2000 Sonrası doğumlular)
– Aynı anda birden fazla konuyla ilgilenme becerileri vardır.
– Verilere hızlı ulaşabildikleri için organizasyonlara bağlı kalmak istememektedirler.
– Çok çabuk yaptıkları işten sıkılmakta ve dikkat dağınıklığı yaşamaktadırlar.
– İş ve ders konusunda isteksiz, oyun ve eğlence konusunda heveskârdırlar.
– İcat, hak arama, farklı sosyolojik gruplarla ilişkiler konusunda başarılıdırlar.
Dünyadaki Cennet Aile : “Nimet Şükür İster Değil mi?
“Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı ve sizi temiz gıdalarla rızıklandırdı. Onlar hâla bâtıla inanıp Allah’ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?” (Nahl 16/72)
“Dünya (başlı başına) bir faydalanma imkânıdır. Dünyanın en hayırlı nimeti de sâliha kadındır!”(Müslim, Rada’ 64; Nesai, Nikâh, 15; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c.2, s. l68)
Yine Abdullah b. Amr’dan rivayet edilen başka bir rivayette ise şöyle denir: “Saliha kadından daha kıymetli bir dünya nimeti yoktur.” (İbn Mace, Nikâh, 5)